Çok yönlü bir bilim adamı olan Biruni, yani astronom, matematikçi, fizikçi, coğrafyacı, tarihçi, dilbilimci, farmakolog, filozof ve şair olan bu alimin doğu dünyası bilim hayatında çok büyük etkisi ve rolü olmuştur. 11. Yüzyıl onun adıyla anılmaktadır.
Gerek Akdeniz bölgesinde, gerek Hint-İran bölgesinde hem kendisinden önceki hem de çağdaşı bilim adamlarınca geliştirilen tüm bilgileri yorumlayıp inceleyerek geliştirmiş ve geleceğe aktarmıştır. İslam dünyası dışında, konunun uzmanları hariç, çok az tanınmaktadır.
Avrupa Biruni’yi 19.yüzyılda keşfetmiştir ve ilk dikkatlerini çeken çağının çok ilerisinde olduğudur.
3
Tam adıyla Abu’l Reyhan Muhammed Bin Ahmet El-Biruni El-Harezmi, eylül 973 de doğmuştur. Bazı kaynaklarda 4 Eylül, bazılarında 15 Eylül kayıtlıdır. Doğduğu şehir Kas Amuderya nehrinin doğu kıyısındadır ve güneyde Aral denizinden doğuda Kazvin denizine kadar olan bölgede hüküm süren Harzem Devletinin başkentidir. Bu bölge bugün Özbekistan’dır ve bu da bize Biruni’nin muhtemelen Türk kökenli olduğunu düşündürmektedir. Tıp ve eczacılık alanında çok önemli bir eser olan “ Kitab al-Saydana fi al-tıb” isimli eserinin giriş bölümünde anadilinin ne arapça ne de farsça olduğunu ama bilim, felsefe ve sanat alanında yazmak için en uygun dilin arapça olduğunu ve bu nedenle eserlerini bu dilde yazdığını belirtmiştir.
Gazne’de ölen bu büyük alimin ölüm tarihi de değişik kaynaklarda farklıdır: 1048-1051 yılları arasında öldüğünü söyleyebiliriz.
4
Orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Biruni babasını küçük yaşta kaybeder. Tam bir doğa hayranı olan küçük yetim, günlerini bahçelerde, ormanlarda dolaşarak geçirir. Bir gün ormanda gezerken Yunan asıllı bir bitkibilimci ile tanışır. Biruni’nin hayatına yön veren bu Yunanlı bilgin onun ilk öğretmeni olur ve ona bitkiler hakkında tüm bildiklerini ve ayrıca Yunanca ve Süryaniceyi öğretir.
5
Böylece 14 yaşına geldiğinde doğa bilimlerine duyduğu sevgi daha da artmıştır. Hocası genç Biruni’yi Kas şehrinin valisi ve aynı zamanda iyi bir bilim adamı olan Ebu Nasr ile tanıştır ve onun himayesine girmesini sağlar.
6
Daha 17 yaşındayken ilk astronomi gözlemlerini yapmıştır. Yarım derecelik bölümlere ayrılmış bir çemberle Kas şehrinin boylamından Güneş’in dünya’ya uzaklığını ölçerek şehrin enlem derecesini hesaplamıştır.
7
Bir ilim aşığı olan Biruni için gerçeği araştırmak en büyük zevktir. Ona göre ilim adamına gerekli ve kaçınılmaz olan şey, ilimler arasında bir ayırım yapmadan her birinin hakkını vererek araştırmaktır. Bilim adamı kendinden önce gelen alimlere ve eserlerine ilgi göstermeli ve incelemelidir.
Araştırdığı konuyu nitelik, nicelik ve özellik açısından inceleyen, gözlem ve incelemeleri sonunda sonuç çıkaran, matematiğe önem veren Biruni araştırmalarında her zaman objektif kalmaya çalışmıştır. Çalışmalarda ilmi belgelere dayanma, deneylerle kanıtlama gerekliliğini ilk savunan bilginlerdendir. Modern düşünce ve bilimsel yöntem anlayışıyla İslam dünyasında ilmi Rönesansı başlatmıştır.
8-9
Biruni ilmin ilerlemesi için gerekli olan şartları şu şekilde belirtmiştir:
- İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı, yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahip olmalı.
- İlmi çalışmalar açık ve sağlam yöntemlere dayanmalı.
- İlim, batıl düşüncelerden, sihir ve hurafelerden arınmış olmalı.
- Gerçek ilim adamlarına çalışma zevk, şevk ve gayretleri arttıran teşvik tedbirleri alınmalı.
- İlmin ilerlemesi için gerekli her türlü maddi, sosyal, teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı.
- İlme, ilmi eserlere ve ilim adamlarına saygı gösterilmeli, itibarları sağlamalı.
- İnsanların dikkat ve ilgilerini ilmi konulara çekme çalışmaları yapılmalı.
- Devletin ileri gelen adamları, ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri saptayıp, hemen bunları uygulamalı.
10
O dönemim islam alimleri bilimsel araştırmayı Allah’ın yarattıklarını anlamak ve böylece Allah’a daha yakın olmak için yapıyorlardı. Biruni gökyüzünün ve yeryüzünün sırlarını keşfetmek için yıldızları ve mineralleri incelemiş ve binlerce kitap okuyarak tarihsel döngüyü anlamaya çalışmıştır.
Hoşgörüsü, eleştirici zihniyeti, gerçeğe değer verişi, cesareti, özgür düşüncesi ve deneylerden sonuç çıkarmasıyla kendisini kabul ettirmiştir. Bilimsel yöntemlerle çalışmayı seven bir bilgindi. Nakil ve söylentileri olduğu gibi kabul etmez, çeşitli kaynakları karşılaştırırdı. Aklı esas alır, gözlem ve deney yapmayı severdi.
11
Takvim ve kronoloji açısından zamanına göre İslam dünyasında çok geniş kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalarına kanıt olarak olağanüstü bir kaynak niteliğindeki “El-Asar el-Bakiye” “Maziden kalanlar” adlı eserini gösterebiliriz. Bu kitaptan Biruni’nin çağının çeşitli ulusları ve uygarlıklarıyla yakından ilgilendiğini görmekteyiz. 27 yaşında bitirdiği yarı tarihi yarı etnografik olan bu çalışma değerini günümüzde de korumaktadır. 2011 yılında türkçe çevirisi yayınlanmıştır.
12-16
Bu kitaptan birkaç minyatür:
- Kral Feyruz divan üyeleriyle konuşuyor.
- Bir alim ve bir köylünün konuşması
- Cesar’ın doğumu, bu belki de bu cerrahi müdahalenin ilk tasvirlerinden biri. Biruni’nin sezaryen terimini kullandığına dikkatinizi çekerim.
- Ateşte av hayvanlarının pişirildiği açık hava ziyafeti
- Hinduların ikinci ekinoks kutlamaları
17
Yaşadığı çağa damgasını vuran bu zeka harikası bilgin elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, zihni gözlemleme ve düşünmeye ara vermeyen, bilgisini paylaşan bir dahiydi. Çağdaşları Biruni’yi “üstad” ünvanı ile anıyorlardır.
Arapça, Farsça, İbranice, Rumca, Süryanice ve Çince biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi alanlarında çalışmalar yapmış ve eserler vermiştir.
18
Biruni’nin Gazneli Mahnut’un oğlu Mesut için 1030 yılında hazırladığı “El-Kanun’i Mesudi” adlı meşhur astronomi kitabı, İslam dünyasında bu alanda yazılmış olan en kapsamlı eserlerden biridir. 11 ciltlik bu eser astronomi yanında cosmoloji, kronoloji, coğrafya ve matematik bilgilerini de içeren bir ansiklopedi niteliğindedir.
19
Biruni çok yolculuk yapmıştır, İran, Afganistan ve Hindistan’ı dolaşmıştır. Özellikle Gazneli Mahmut ile yaptığı Hindistan yolculuğundan çok etkilenmiş ve sonra bu ülkenin halkını ve kültürünü anlatan bir eser yazmıştır.
20
Bilimsel deneyler ve tarihi araştırmalar yapmaktan başka şey düşünmeyen Biruni genç yaşlarından itibaren bir çok zorluk ve tehlikelere göğüs germek zorunda kalmıştır. Çalışmalarını güç koşullarda yürütmek onu fiziki olarak çok yıpratmıştır. 60 yaşına geldiğinde görme ve işitme duyularında ciddi kayıp olmuştur. Ömrünün son yıllarında Gazne’de yaşayan Biruni çalışmalarını bitirmesine yardım edecek bir destek aramış, iyi bir hekim ve doğabilimci olan al-Nashai imdadına yetişerek son eserini kaleme almasına yardımcı olmuştur.
“Kitab al-Saydana fi al-Tıb” isimli bu ansiklopedik eser 9.ve 11.yüzyıl İslam dünyasının tıbbı ve ilaçları hakkında çok değerli bilgiler içermektedir. Bu eseri hazırlarken Galenos ve Dioskorides gibi kendisinden önceki ve çağdaşı bilim adamlarının eserlerinden de yararlanmıştır. 3000 civarında ilacın farsça, arapça, grekçe, süryanice ve sanskritçe isimlerini, kullanılış şekillerini, bileşimini ve kontrendikasyonlarını vermektedir.
21
Bu eserin en eski arapça elyazması Bursa Kurşunlu camii kütüphanesinde Prof. Zeki Velidi togan tarafından bulunmuş ve mukaddimesi Prof. Şerefeddin Yaltkaya tarafından tercüme edilerek 1937 yılında yayınlanmıştır.
Mukaddime ile başlayan eserin ikinci bölümünde droglar ve ilaçlar hakkında bilgiler yer almaktadır.
22-28
Farsça bir elyazmasında yer alan bitki çizimlerinden örnekler.
29
Bu farmakopede o dönemde yaygın olarak kullanılan tıbbi materyelin tam bir tablosunu görmekteyiz. Çayın ilk ve eksiksiz tanımını veren Biruni’dir. Arap farmakopesinin Hindistan, Pakistan, Afganistan ve diğer bölgelerden gelen yeni bitkilerle nasıl zenginleştiğini göstermektedir.
30
Bu eserin isminin tam anlamı “Tıbbın eczacılığı”dır. Biruni eczacılık mesleğinin tanımını yaparak sorumluluklarını ve görevlerini, ayrıca eczacılık ve hekimlik meslekleri arasındaki sınırı tanımlamıştır. Bu iki mesleği birbirinden ayıran ilk kişinin Biruni olduğunu söyleyebiliriz.
Eczacılığı tıptan bağımsız bir varlık olarak kabul etmiştir. Eczacılık sağlık meslekleri hiyerarşik sıralamasında ilk basamaktır. “Eczacılık tıbba yardımcı olur ama tıbbın bir bölümü değildir”. Böylece eczacılık gibi özel bir meslek diğer sağlık meslekleri mensuplarına yardımcı olabilir ama onlara itaat etmek zorunda değildir.
31
Biruni bir eczacının mesleki olarak sahip olması gereken beceriler, bilgiler, sorumluluklar ve etik kavramı açıklamıştır. Eczacıyı drogların özelliklerini, menşeini çok iyi bilen, hekimlerin yazdıkları ilaç terkiplerini en güvenilir şekilde hazırlayan meslek adamı olarak tanımlamıştır.
Eczacılık sanatının tarihini ve kültürünü başlangıcından itibaren araştırıp yazan ilk islam bilim adamıdır. Farmakoloji kavramının sistematik, rasyonel ve objektif olarak çağlar boyunca geçirdiği gelişimi açıklamıştır.
32
Eczacıların her zaman karşılaştığı iki önemli sorunu analiz etmiştir. Bunlar orta Çağda ilaçların hazırlanışında önemli rol oynayan terkipteki bir maddenin çıkartılması veya yerine başkasının konmasıdır. Bir çok formülerde de bu konular tartışılmıştır.
- Bir karışımdaki maddelerden biri bulunamadığı durumda bu maddenin terkipten çıkartılması: Biruni, bu şartlarda, hekim ile eczacının ilacı bir madde eksik hazırlamak için birlikte karar vermeleri gerektiğini düşünmektedir. Maddenin eksikliği ilacın faydalarını azaltmamalıdır.
- Terkipteki bir madde yerine başka bir madde konması: drogların kalitesi botanik menşei, yetişme ve toplama şartları bakımından farklılık gösterebilir. Bir drogun en iyi kalite olanı bulunamıyorsa, terkipten tamamiyle çıkartmak yerine bulunabilen daha düşük kalite bile olsa kullanılmasını önermektedir. Bu değişikliği çok onaylamasa da hastanın iyiliğini düşünerek kabul etmiştir.
Kitabın ikinci bölümünde yer alan droglardan ilginç bulduğum ve günümüzde de kullanılan bazılarından Biruni’nin yorumlarıyla birlikte örnekler vermek istiyorum.
33- Andropogon schoenanthus: yaprakları marula benzer, tadı güzeldir, ama Hyoscyamus gibi sersemletici etkileri vardır, halüsinasyona ve deliryuma neden olur.
34- Salicornia: bu bitkinin 5 dirhemi düşük yapmaya neden olur, 10 dirhemi öldürücüdür.
35– Hyoscyamus alba ve H.niger: kuvvetli ve sersemletici etkidedir, tpta daha çok beyaz olanı kullanılır.
34- Aconitum ferox: Antik çağlardan beri bilinen bu zehirli bitki Kaşmir dağlarından birinin belirli bir yerinde yetişmektedir. Hint akoniti en tehlikelisidir, kokusu bile epilepsi krizlerine, baş ağrılarına ve sersemlemeye sebep olur, zehirli olduğundan ok zehiri olarak da kullanılmıştır.
37– Mandragora officinarum: Hyoscyamus kadar zehirlidir, zehirliliğinden 2.yüzyıl atrap edebiyatında da bahsedilmektedir. Adamotu kökü hakkında eski folklorik bir söylenceden bahseder: “kök ikiye kesilirse bir yarısında kadın yüzü diğer yarısında erkek yüzü görülür”. Bu özellik yüzyıllar boyunca doğudan batıya bu bitkiye büyülü özellikler atfedilmesine neden olmuştur.
38– Curcuma zedoaria: tedavi edici etkileri vardır, şarap gibi etki eder, mutluluk hissi verir.
39– Datura stramonium: Biruni bu bitkinin sarhoş edici ve zehirli etkilerine ve dozlarına değinmiştir.
40– Aconitum lycoctonum: çok zehirlidir, hem insan hem hayvan için zehirli olan bu bitki arap tıbbında 7.yüzyıldan beri bilinmektedir.
41– Helleborus niger: kurtları ve leoparları öldürebilen çok güçlü bir bitkidir.
42– Papaver somniferum: haşhaş varyeteleri için Dioscorides ve Galenos’a atıf yapmıştır.
43– Hypericum perforatum: grimsi acı tohumları arpa tohumlarından daha uzun ve daha incedir. Hurma şaraplarına güzel tat vermek için kullanılır.
44– Convolvulus scamonnia: bitkinin çevresi kazılır ve ceviz yaprakları serilir akan usareyi toplamak için. Sonra kurutulur. Yüksek miktarda alınırsa önce bir konstipasyon, anksiyete, soğuk ter ve bayılmaya ve sonra ölüme kadar giden kuvvetli bir ishale neden olur.
45– Cannabis sativa: Razi’ye atfen bu bitkinin zehirli etkilerinin arap tıbbında 9.yüzyıldan beri bilindiğini belirtmiştir.
46– Conium maculatum: çok zehirli bir bitkidir. Tedavideki kullanılışını zehirlenme belirtilerini ve antidotlarını tarif eder.
47– Cichorium intybus: Kaşmir’de sıcak mevsimde serinletici gazlı içecek hazırlamak için kurutulmuş bitki ile enfüzyon yapıldığını naklaediyor.
48– Peganum harmala: pişirilmiş tohumlar ateş düşürmek için kullanılıyor..
49– Colchicum autumnale: koyu pembe çiçekleri ilk baharda ilk açan çiçeklerdir, arapça “aşabi Hirmi” yani Hermes’in parmakları olarak isimlendirilir. Batı ülkelerinden getirilerek X.yüzyılda arap tıbbında gut tedavisinde kullanılmıştır.
50– Thea sinensis: Çay yükseklerde yetişen bir bitkiye verilen çince isim olduğu söyleniyor. Çinliler ve Tibetliler çay yapraklarını kuruttuktan sonra enfüzyon yapıyorlar. Su ile aynı özelliklere sahip, ancak özellikle sarhoşluğa karşı çok etkili. Özellikle çok şarap içme alışkanlığı olan Tibet’te çok içiliyor. Şarabın etkilerini çay kadar iyi geçiren başka ilaç yok.
51– Theriaca: Mitridat ve el-Faruk’u kaynak alarak evrensel antidotların içine yılan eti konulduğunu söylüyor. Gençliğinde yaşadığı şehre türk bir satıcının geldiğini ve çeşitli tiryaklar ve bitkilerden yapılmış ilaçlar getirdiğini naklediyor.
52
SONUÇ:
Çağının çok ilerisinde bir bilim adamı olan Biruni, Doğu ile Batı arasında bilgi ve kültürel değişime katkıda bulunmuştur.
Ne yazık ki yeteri kadar tanınmamaktadır. Bunun nedeni eserlerinin çoğunun arapçadan batı dillerine henüz çevrilmemiş olmasıdır.
“Kitab al-Saydana fi al-Tıb” ayrıntılı olarak incelenmesi gereken çok ilginç bilgiler içermektedir.