Güneş ışınlarının vücuda yüksek etkili faydaları olduğu gibi zararları da mevcuttur. Bunları incelemeden önce temel güneş ışınlarını tanıyalım;
1. UV A 2. UV B 3. UV C
fakat bu üç ultraviyole ışından sadece ikisi dünyamıza ulaşabilmektedir. UV A ve UV B diğer ışın ozon tabakasına bağlı olarak yeryüzüne ulaşamamaktadır. Bu sebeple yazımızda çoğunlukla kalan iki UV ışını inceleyeceğiz.
Güneş yeryüzündeki bütün canlıların enerji kaynağıdır. Hava ve su gibi yaşam için vazgeçilmezdir. Ayrıca hayat kalitesi, psikolojik durum, vitamin D sentezi, deride melanin üretiminde ve bazı eklem, kas, cilt hastalıklarının iyileşmesinde rol oynar niteliktedir. Bu olumlu etkilerin yanında güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmak hem fizyolojik hem de patolojik boyutta bir takım olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bunlardan bazıları; fotoyaşlanma, deri kanseri (güneş ışını maruziyetiyle doğrusal bir ilişki olduğu bilinmektedir.), cilt lekeleri ve yanıklar gibi…
i.Akut Etkiler
- Güneş Yanıkları
- Bronzlaşma
- İlaçlarla birlikte indüklenen foto-toksik ve alerjik reaksiyonlar
ii.Kronik Etkiler
- Foto yaşlanma
- Kanser
- İmmün sistem değişimleri
gibi birçok zararlı etkiye sebebiyet vermektedir. Tabii bu ışınların etkisini bazı faktörler değiştirir. Mesela maruz kalınan saat, mevsim, enlem, bulutların konumu, yükseklik giysiler ışınların vücuda nasıl ulaşacağını değiştireceğinden önemlidir. Bunlara göre UV ışınlarının deriye ulaşması bir dizi olayı başlatır.
- Melanositler melanin üretir.(Bronzlaşma)
- Keratinositler hızla çoğalarak üst tabakalara ilerler
- Langerhans hücrelerinden antijenik maddeler salınır.
- Foto-Yaşlanma: UVA ışınları dermişte serbest radikaller oluşturur bunlar protein yapısını bozarak elastin iplikçiklere ve kollajen varlığına zarar verir.
Peki bu zararlı ışınlardan nasıl korunuruz?
En başta cevabın herkes tarafından bilinen kısmına değinelim. Güneş koruyucu ürünler, bu ürünlerde aradığımız birkaç temel özellik vardır: Toksik olmaması, dermatolojik olarak uygunluk, UVA koruyuculuğu, fotostabilite, nem ve terde bozulmama ve en önemlisi deri tarafından absorbe edilmemesi. Koruyucu seçerken rehberimiz de bu özellikler çerçevesinde olmalıdır. Bununla birlikte fiziksel direnç yaratmakta önemlidir. Güneşin dik ve en etkili geldiği saatlerde kaçınmak, kıyafet seçimini düzenlemek gerektiğinde şapka gözlük gibi materyaller kullanmak bu korunma açısından büyük öneme sahiptir.
Birkaç soru cevap yapalım;
SPF değeri gerçekten sayısal rakamlarda olduğu kadar koruyuculuğu etkiliyor mu?
-Tabii ki SPF(güneş koruma faktörü) önemli bir etken fakat sayısal değerlerde olan iki katlık bir SPF farkı koruyuculukta bu kadar bir fark yaratmıyor.
Örnek: SPF 30 bize %96.7 koruma sağlarken SPF 60 %98.3 koruma sağlar.
Mineral filtre mi kimyasal filtre mi tercih etmeliyiz?
Aslında bu size göre değişen bir durumdur. Fiziksel filtreler yansıtma temeliyle çalışırken Kimyasallar daha çok absorbe etmek üzerine çalışır. Fiziksel filtre daha az alerjik etki yarattığı ve FDA tarafından doğal koruyucu tanımlandığı için yaygın olarak tercih edilir. Kimyasalda ise vücutta bazı alerjik reaksiyonlar görülebilir.
Kaynakça;
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Açık Ders Materyalleri