
Bu yazımızda halk arasında diyabet tedavisi için kullanılan bitkilerin etkilerinden bahsedeceğiz. Bu bitkileri tanımadan önce diyabet hastalığını tanıyalım.
Diyabet Latince ismi ile Diabetes mellitus(DM) , vücudumuzun yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi veya üretilen insülinin etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda ortaya çıkan ve hiperglisemi ile karakterize metabolizma bozukluğudur.
İnsülin hormonu : Hücresel glukoz alımını kolaylaştırarak, karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmasını düzenleyerek, mitojenik etkileriyle hücre bölünmesini ve büyümesini teşvik ederek normal kan glukoz düzeylerinin korunmasını sağlar.
Diyabet hastalığının farklı tipleri bulunmaktadır.
-
- Tip 1 Diyabet : Pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi sonucu oluşur.
- Tip 2 Diyabet : Pankreasın daha az insülin üretmesi ve hücrelerin insüline direnç göstermesi sonucu oluşur.
- Gestasyonel Diyabet : Gebelik sürecinde ortaya çıkan diyabet tipidir.
- Diğer Spesifik Tipler
Diyabet hastalığını genel hatları ile tanıdığımıza göre şimdi de diyabet hastalarının tedavi amacıyla kullandığı bitkisel ürünleri ve bitkilerin diyabete olan etkilerini inceleyelim.
Tarçın (Cinnamomum sp.):
Yapılan çalışmalarda, tarçında bulunan sinnamaldehitin doza bağlı olarak glisemik kontrole yardımcı olabileceği gösterilmiştir. Etki mekanizması insülin sinyal yolağının etkinliğinin artırılmasıyla insülin aracılı glukoz kullanımının artması ve insülin benzeri etki göstermesi yer almaktadır.
Yapılan bir çalışmada açlık kan glukozundaki değişim için kanıtların yetersiz olduğu belirtilmiştir. Hemoglobin A1C (HbA1C), serum insülin ya da postprandiyal (yemek sonrası ölçülen şeker) glukoz düzeylerinde ise tarçın tüketenlerde plasebo alanlara göre istatistiksel olarak anlamlı bir değişimin olmadığı saptanmıştır.
Diğer çalışmalarda, tarçının 4-16 hafta süre ile 120 mg ile 6 g arasında değişen dozlarda kullanıldığı belirlenmiştir. İncelenen çalışmalarda açlık kan glukoz düzeylerinde belirli derecelerde düşüş olduğu ve dozun 3- 6 g gibi daha yüksek miktarda kullanıldığı çalışmalarda açlık kan glukoz düzeylerinde saptanan azalmanın daha fazla olduğu belirlenmiştir. HbA1c düzeylerinde azalma olduğu saptanmıştır.
Çin tarçını, yüksek dozlarda hepatotoksik olduğu bilinen kumarin maruziyetine neden olmaktadır. Öte yandan diğer tarçın çeşidi olan Seylan tarçınının kumarin içeriği oldukça düşüktür. Üzerinde daha çok çalışma yapılan Çin tarçının glisemik profile etkisinin oldukça sınırlı olduğu ve hepatotoksik bileşen olan kumarin açısından zengin olması nedeniyle kullanımının önerilmediği söylenebilir. Kumarin içeriği düşük olan Seylan tarçınına ilişkin yeterli klinik çalışma bulunmamaktadır.
Çörek otu (Nigella sativa):
Yapılan çalışmalarda çörek otunun diyabet üzerine olumlu etkileri olduğu görülmektedir. Çörek otunun diyabet üzerine olan potansiyel etkileri birçok farklı mekanizma ile ilişkilendirilmektedir. Bu mekanizmalar arasında karaciğerde insülin duyarlılığının artması, glukoneogenezin baskılanması, kaslarda glukoz kullanımının artması, pankreasta insülin salınımının ve beta hücre proliferasyonun artması ve gastrointestinal sistemden glukoz emiliminin azalması yer almaktadır.
Yapılan bir çalışmada tip2 diyabet hastalarına oral antidiyabetik tedavisine ek olarak bir yıl süreyle 2 g çörek otu tohumu ya da plasebo verilmiştir. Çalışmanın sonunda açlık kan glukozu ve HbA1C düzeyleri açısından çörek otu alan grupta kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı azalmalar olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, çörek otu alan grupta çalışma sonunda başlangıca göre insülin direncinin daha düşük, beta hücre aktivitesinin ise daha yüksek olduğu saptanmıştır. Farklı dozlarda çörek otu tohumunun glisemik kontrole etkisini incelemişlerdir. Toplam 12 hafta süreyle 1, 2 ve 3 g/gün çörek otu verilerek yürütülen çalışmada, optimum dozun 2 g/gün olduğu belirlenmiştir. Günlük 2 g doz ile 12 hafta sonunda açlık kan glukoz düzeylerinde ve HbA1C düzeylerinde azalmalar olduğu testpit edilmiştir. Ayrıca insülin direnci ve beta hücre aktivesinde de olumlu değişimler olduğu saptanmıştır. Çörek otunun 1 g/gün kullanılmasının da glisemik parametrelerde olumlu etkiler gösterdiği ancak istatistiksel olarak anlamlı olmadığı ve çörek otunun 3 g/gün verilmesinin ise 2 g/gün verilmesine kıyasla ilave bir yarar sağlamadığı tespit edilmiştir.
Kudret narı (Momordica charantia L.):
Yapılan çalışmalarda, kudret narının antioksidan etki gösterdiği, glukoz ve lipit metabolizmasının düzenlenmesinde etkili olduğu saptanmıştır. Farklı ekstreleri ile yürütülen çalışmalarda, kan glukoz düzeyi yüksek olan ratlarda hipoglisemik etki gösterdiği belirlenmiştir.
Meyvenin bileşimindeki triterpenik bileşiklerin (karantin, visin vb.) ve polipeptit-p gibi insülin benzeri peptidlerin glisemik kontrolden sorumlu temel bileşikler olduğu düşünülmektedir. Kudret narının hipoglisemik aktivitesine ilişkin öne sürülen mekanizmalar arasında, iskelet kaslarında glukoz kullanımının uyarılması, bağırsaklardan glukoz emiliminin azalması, adiposit farklılaşmasının baskılanması, glukoneogenezin baskılanması, beta hücrelerinin ve fonksiyonlarının korunması yer almaktadır.
Kudret narı uterus kasılmalarını arttırdığından düşüğe sebep olabileceği, bu nedenle gebeler tarafından kullanılmamalıdır. Ayrıca çocuklar, emziren anneler, infertilite tedavisi gören bireyler ve kabakgiller familyasındaki bitkilere/besinlere alerjisi olanlar tarafından da kullanılmamalıdır. Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği olanlarda favizm türü sendrom riskinden dolayı kullanımı önerilmemektedir. Bitkinin uzun süreli kullanımı da (>4 hafta) tavsiye edilmemektedir. Bitkinin tadı acı olduğu için, liyofilize edilmiş toz halinde kapsül olarak kullanımı tercih edilebilmektedir Bu durumun, yüksek doz tüketime ve toksisiteye neden olmamasına dikkat edilmelidir.
Çemenotu (Trigonella foenum-graecum L.):
Çemen otunun glisemik kontrol üzerine olan etkisini açıklayan mekanizmalar arasında gastrik boşalmayı geciktirmesi, glukoz ve yağ emilimini seçici olarak azaltması, glukoz transportunun inhibisyonu, beta hücrelerinden insülin salınımının uyarılması, insülin duyarlılığının artması, oksidatif stresin azaltılması ve glukagon benzeri peptid-1in modülasyonu yer almaktadır.
Çemen otu yüksek posa içeriğinden dolayı ilaçların absorbsiyonunu azaltabilmektedir. Bu nedenle, ilaç kullanan bireylerde çemen otunun kullanımına dikkat edilmelidir. Ayrıca tohumlarının uterusu uyarıcı etkisi sebebiyle gebelik süresince kullanımı önerilmemektedir. Diğer yan etkileri arasında, diyare, gaz, gibi gastrointestinal sistem şikayetleri ve alerjik reaksiyonlar yer almaktadır.
Kuşburnu (Rosa canina):
Kuşburnu meyvelerinin etanollü ekstresi ve bu ekstreden elde edilen fraksiyonların antidiyabetik ve hipoglisemik etkisi streptozotosin (STZ) ile 250 mg/kg dozda indüklenmiş diyabetik sıçanlara 7 gün boyunca uygulandığında dikkat çekici bir hipoglisemik etki gözlenmiştir.
Yapılan bir klinik çalışmada kuşburnunun metabolik etkisi incelenmiştir. 6 hafta süreyle her gün kuşburnu içeceği verilen hastalarda sistolik kan basıncının, total plazma kolesterol seviyelerinin, LDL kolesterol ve LDL/HDL oranlarının belirgin şekilde düştüğü gözlenmiştir. Bunun yanında vücut ağırlığı, diastolik kan basıncı, glukoz toleransı, plazma HDL ve trigliserit seviyelerinde ise bir değişiklik olmamıştır. Sonuçta 6 hafta süreyle günlük 40 g kuşburnu tüketiminin obez hastalarda kardiyovasküler riskleri azalttığı bulunmuştur.
Kısamahmutotu ( Teucrium polium):
Kısamahmut otunun antidiyabetik etkisinin yanı sıra yapılan bir çalışmada streptozotosin ile indüklenen diyabetik sıçanlarda kısamahmut otu ekstresinin hipoglisemik etkisi ile birlikte karaciğer dokusu üzerine etkisi de izlenmiştir. Sonuçta ekstre verilen farelerde serum glikoz seviyelerinde belirgin bir düşme olurken, karaciğer dokularında hasara neden olmuştur. Bu nedenle yapılan in vitro, in vivo ve klinik çalışmalar bitkinin diyabette kullanımını desteklemekle beraber ayrıntılı toksikolojik araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bitkilerin birçok hastalıkta olduğu gibi diyabet tedavisinde de elbette önemli rolü ve etkisi vardır. Günümüzde çok sık kullanılan bir oral antidiyabetik olan metforminin de kökeni bir bitkiye (Galega officinalis) dayanmaktadır. Ancak bu bitkide bulunan guanidinler etkili olduğu kadar toksik de olduğu için doğrudan tedavide kullanılamamıştır. Klinik kullanım için bu bileşikten yola çıkarak etkili ancak toksik olmayan yeni biguanidinler sentezlenmiştir. Bu örnek aslında bitkilerle ilişkili durumu oldukça güzel açıklamaktadır. Bitkiler yararlı olabilir ancak aynı zamanda son derece zararlı da olabilir. Bu sebeple herhangi bir bitkisel tedaviye başlanmadan önce doktorunuza ve eczacınıza danışmayı unutmayınız.
Kaynakça
Arıtuluk, Z.C., Ezer, N. (2012). “Halk Arasında Diyabete Karşı Kullanılan Bitkiler (Türkiye)-II”, Hacettepe Üniversitesi Eczacilik Fakültesi Dergisi Cilt 32 /Sayı 2 / Temmuz 2012 /ss. 179-208.
Karaman, Ö., Elgin Cebe, G. (2016). “ DİYABET VE TÜRKİYE’DE ANTİDİYABETİK OLARAK KULLANILAN BİTKİLER”, Ankara Ecz. Fak. Derg. /J. Fac. Pharm. Ankara, 40(3): 47-61.
Bellikci Koyu, E., (2019). “Diyabette Kullanılan Bitkisel Desteklerin Etkinliği ve Güvenilirliği”, Bes Diy Derg 2019;47(Özel Sayı):110-117.
Sarıkaya, S., Öner, H., Harput, Ü.Ş., (2010). “TÜRKİYE FLORASINDA DİYABET TEDAVİSİNDE KULLANILAN TIBBİ BİTKİLER”, Ankara Ecz. Fak. Derg. 39 (4) 317-342, 2010.
Hazer, Y., Hamamcıoğlu, A.C., (2017). “Türkiye’de Yayılış Gösteren Kan Șekerini Etkileyen Bitkiler”, Türk Diyab Obez 2017; 2: 63-72.
Yeşilyurt, E.B., vd.(2017). ”Marmara Bölgesinin Bazı Yerleşim Merkezlerinde Halk İlaci Olarak Kullanılan Bitkiler”, Marmara Pharmaceutical Journal 21: 132-148, 2017.
Wilcox G. “Insulin and insulin resistance”. Clin Biochem Rev. 2005 May;26(2):19-39.
Bailey CJ. Metformin: historical overview. Diabetologia. 2017 Sep;60(9):1566-1576.
Diyabet Tanı Kılavuzu 2024