“Bilen bilmeyenden üstündür, bilgi güçtür, aktarılmayan bilgi yüktür – eczacınıza danışın” mottosuyla yola çıktığımız, HB Farma’nın kurucusu Sayın Hatice Bütün’ün değerli katkılarıyla gerçekleşen, sindirim sistemimizden bağışıklık sistemimize, zihinsel sağlıktan metabolik dengemize kadar pek çok alanda belirleyici rol oynayan mikrobiyota konusunu ele aldığımız Çarşamba etkinliğimizde Eczacılar Burada ekibi olarak yeniden sizlerleydik!
Etkinliğimiz şu temel soruyla başladı:
Mikrobiyota nedir?
Vücudumuzda yaşayan kommensal, simbiyotik ve patojenik mikroorganizmaların oluşturduğu bu ekosistem yalnızca sindirim sistemiyle sınırlı değil; ağızdan cilde, akciğerlerden ürogenital bölgeye kadar her yerde varlığını sürdürüyor. Mikrobiyotanın genetik içeriği ise mikrobiyom olarak adlandırılıyor. Bu genetik çeşitlilik, insan genomundan bile daha fazla bilgi barındırıyor.
Probiyotikler ve Prebiyotikler: İçsel Dengenin Anahtarları
Etkinliğin devamında, mikrobiyotanın yapı taşları olan probiyotikler ve prebiyotikler detaylı biçimde ele alındı. Probiyotikler, sağlığa faydalı canlı bakteriler olarak sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına destek olurken; prebiyotikler ise bu bakterilerin besin kaynağını oluşturan, sindirilemeyen lifli maddelerdir. Özellikle kompleks karbonhidratlar, sağlıklı bir mikrobiyota için olmazsa olmazdır.
Etkinliğimizde Üzerinde Durduğumuz Başlıca Konular:
- Bireye özgü mikrobiyotanın oluşumundaki etkiler ve bu yapıya etki eden faktörler,
- Sindirim sistemindeki mikrobiyal dengenin sağlık üzerindeki belirleyici etkileri,
- Bağırsak epitel hücresi ve müsin tabakasının sağlıklı yapıda olmasıyla yeterli immünoglobulin A (IgA) salgılanmasının bağışıklık yanıtındaki önemi,
- Bağırsak epitelini koruyan önemli bir bariyer olan müsin (mukus) tabakasının bağışıklık fonksiyonları ve bağırsak bakterileri açısından önemi,
- Sağlıklı (normal) müsin tabakasına sahip bağırsak ile bozulmuş tabakaya sahip bağırsak mikrobiyotası arasındaki farklılıklar ve bunların insan sağlığı üzerindeki etkileri,
- Mukus tabakası sağlığı üzerinde biotin ve IgA’nın rolü,
- Minerallerin emiliminde mikrobiyota çeşitliliğinin önemi,
- Oksidatif stresin vücuda verdiği zararlar ve patojenlerle karşılaşıldığında bağışıklık yanıtının antioksidan sistem üzerinden detaylı analizi,
- Mikrobiyotanın katabolik sindirimi: proteolitik (protein parçalayıcı) ve sakkarolitik (kompleks karbonhidratları hidrolize eden) süreçler,
- Bakterilerin ve faydalı bakterilerin aktivitelerine göre sınıflandırılması,
- Kısa zincirli yağ asitlerinin (SCFA) bağırsak, bağışıklık sistemi ve beyin üzerindeki etkileri, ayrıca hücre yaşlanması açısından önemi,
- Bağırsak mikrobiyotasının bozulması (disbiyozis), belirtileri ve nedenleri,
Ayrıca son olarak, omega-3 yağ asitlerinin mikrobiyota ile ilişkisi üzerinde duruldu. Omega-3’ün sağlıklı mikrobiyotanın yeniden oluşumuna ve kısa zincirli yağ asitlerinin artışına yardımcı olduğu vurgulandı.
Sonuç Olarak:
Mikrobiyota; sindirimden bağışıklığa, zihinsel sağlıktan hücre yaşlanmasına kadar geniş bir yelpazede hayatımızı etkileyen karmaşık fakat hayati bir sistemdir. Eczacıların bu alandaki gelişmeleri yakından takip etmeleri önemlidir; çünkü doğru bilgiyle donatılmış bir eczacı, hastalarına yalnızca ilaç değil, yaşam kalitesini artıran bilimsel tavsiyeler de sunabilir.