
Dünya genelinde gıda atıkları çevreyi tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiştir. Gıda atıkları, yalnızca kaynak israfına yol açmakla kalmaz; aynı zamanda metan gazı üretimi gibi yollarla iklim değişikliğine de sebep olur [1]. ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından yapılan bir çalışmada, çöplüklerdeki metan emisyonlarının yaklaşık %58’inin gıda atıklarından kaynaklandığı belirtilmiştir. Bu oran, gıda atıklarının çöplüklerdeki metan emisyonlarında önemli bir paya sahip olduğunu göstermektedir.
Benzer şekilde, Türkiye’de de çöplüklerdeki metan emisyonlarının büyük bir kısmının organik atıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu atıkların önemli bir kısmını ise meyve ve sebzeler oluşturur. Örneğin nar (Punica granatum), meyve suyu üretimi sonrası büyük ölçüde atık haline gelen kabuk ve çekirdekleriyle dikkat çeker. Narın yaklaşık %46’sı meyve suyu olarak kullanılırken, geriye kalan %54’ü atık olarak değerlendirilmektedir [2].
Nar, tarih boyunca kültürel bir simge olmasıyla birlikte dünyanın birçok bölgesinde uzun yıllardan beri gıda ve içecek olarak tüketilmiştir bunun yanında pek çok hastalıkta tedavi edici; boya ve kozmetik sanayiinde ise boya kaynağı olarak kullanılmıştır.
Nar meyvesi taze olarak tüketilmekle birlikte ekşisi, meyve suyu, konsantresi, reçeli, marmelatımarmeladı, konservesi gibi ürünleri de üretilmektedir. [3]. Ayrıca, nar taneleri gastronomi dünyasında yaygın olarak bilinir, örneğin Türkiye’de salatalarda ve tatlılarda sıklıkla kullanılır [4].
Geleneksel halk hekimliğinde, narın çok yönlü faydaları, onu bir şifa kaynağı olarak öne çıkarmıştır. Hipokrat, narın kalp ağrısı, lökore, kısırlık, rahim hastalıkları, plevrit, akciğer hastalıkları, tüberküloz, kolera hastalıklarında ve astringent, yara iyileştirici, ateş düşürücü, kusma önleyici gibi çeşitli tıbbi kullanımlarını kaydetmiştir. Daha sonra, narın tıbbi kullanımları, Dioskorides, Ermeni Ananias Shiraklı, El-Biruni ve İbn-i Sina tarafından ele alınmıştır [5].
Nar yüzyıllardan beri yaygın olarak vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, tansiyon düşürme, damar tıkanıklığını önleme; öksürüğü, ishali ve kabızlığı, mide yanmalarını ve kusmayı kesme, parazit düşürme, idrar söktürme, ağrıların giderilmesi, ateş düşürme etkilerine sahip olması sebebiyle kullanılmaktadır [6-8].
Nar bitkisinin değerli olmasının bir diğer sebebi ise meyve ve bitkisinden çok çeşitli ham maddeler elde edilebilmesidir. İlaç, mürekkep, boya, yağ ve hayvan yemi, tanen, pektin ve sirke gibi ürünlerin eldesinde ham madde olarak endüstride pek çok kullanım alanı vardır [9].
Nar kabukları, meyvenin yaklaşık %43’ünü oluşturan sert bir perikarp ile çevrilidir ve iç kısımdaki arilleri açık renkli zarlarla ayırır. Küresel nar suyu endüstrisi her yıl yaklaşık 1,9 milyon ton nar kabuğu ortaya çıkarmaktadır [10]. Türüne bağlı olarak sarıdan pembeye ve parlak kırmızıya kadar farklı renklere sahip olan nar kabuğu yoğun acı ve büzücü tat profili, sert ve kuru yapısı nedeniyle de doğrudan tüketim için uygun değildir. Yenilmeyen kabuk kısmı (%40-55%), genellikle atık olarak kabul edilir ve kompost veya biyogaz üretim tesislerine taşınır veya imha edilir. Ancak, nar kabuğu son zamanlarda biyoaktif bileşenlerin çıkarılması için ilgi çekici hale gelmiştir. Son yıllarda, nar kabuğu veya tohumlarını kullanmak ve aktif bileşenlerini çıkarmak için birçok teknik geliştirilmiştir [11].
Nar meyvesi kabuğunun, meyvenin suyuna kıyasla daha yüksek antioksidan aktiviteye sahip olduğu bildirilmiştir [12]. Nar kabuğu yüksek molekül ağırlıklı fenolikler, proantosiyanidinler, elajitanenler, kompleks polisakkaritler, flavonoidler ve mikroelementler için zengin ve doğal bir kaynaktır. Nar kabuğunun antimikrobiyal, antioksidan, antimutajenik ve apoptotik aktivite gösterdiği; böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını geliştirdiği bildirilmektedir. Hidrolize edilebilir tanenler; punicalin, pedunkulagin ve punicalagin ile birlikte gallik asit ve ellagik asiti bulundurur. Bu bileşiklerin miktarı 27 ila 172 g/kg arasında değişmektedir [13].
Nar kabuğu özütü, flavonoidler açısından da oldukça zengindir; özellikle kateşinler, antosiyaninler ve kompleks flavonoidler içermektedir. Ayrıca, sitrik, askorbik, malik, fumarik, asetik, tartarik, oksalik ve laktik asit gibi çeşitli organik asitleri barındırır. Bunların yanı sıra, piperidin ve pirolidin gibi alkaloidler; magnezyum, azot, fosfor, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller içerir. Kompleks polisakkaritler açısından da zengindir [13].
Nar kabuğundaki fenolik bileşiklerin antibakteriyel, antioksidan ve fenolik aktiviteler sergilediği gösterilmiştir. Nar kabuğundaki ana fenolik antioksidanın ellajik asit olduğu [14] ve yüksek radikal temizleme aktivitesi ve indirgeyici güç gösterdiği doğrulanmıştır [15]. Nar çeşidi, meyve kısmı ve olgunluk seviyesi, kabukta bulunan polifenollerin miktarını ve türünü doğrudan etkileyebilmektedir [16].
Narın tanelerinden meyve suyu çıkarıldıktan sonra kalan katı nar atığı, kabuk ve çekirdek, flavonoidler, hidrolize edilebilir tanenler ve yağ asitleri gibi çeşitli biyoaktif ve besleyici bileşenler içerir. Nar biyolojik atıklarındaki bu bileşenlerin gıda ve cilt sağlığında çeşitli etkileri vardır [1, 17].
Nar çekirdeği, meyvenin yaklaşık %11’ini oluşturur ve özellikle yağ asitleri bakımından oldukça zengindir. Nar çekirdeklerinden çıkarılan yağ nar çekirdeğinin yaklaşık %7,6-20’sini oluşturur. PSO, içerdiği yüksek miktarda punisik asit sayesinde UV ışınlarının neden olduğu oksidatif strese karşı cildi koruma, anti-inflamatuar etki gösterme ve yaşlanmaya bağlı glikasyon sürecini yavaşlatma gibi önemli biyolojik özellikler taşır. Ayrıca cilt elastikiyetini artırdığı, kırışıklıkları azalttığı ve cilt bariyer fonksiyonlarını desteklediği bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Tüm bu özellikleri sayesinde PSO, yaşlanma karşıtı ve fotokoruyucu özelliklere sahip doğal kozmetik ürünlerin geliştirilmesinde umut vaat eden bir hammaddedir [1, 17, 18].
Nar kabuğu, meyvenin yaklaşık %43’ünü oluşturur ve flavonoidler, kompleks polisakkaritler, mineraller ile punikalagin, ellagik asit ve gallik asit gibi hidrolize edilebilir tanenler açısından oldukça zengindir. Bu biyolojik bileşenler nar kabuğuna güçlü antioksidan, anti-inflamatuar, antimikrobiyal ve antikanser özellikler kazandırır. Özellikle ellagik asit, melanin sentezinde görev alan tirozinaz enzimini baskılayarak ciltte aydınlatıcı ve yaşlanma karşıtı etkiler göstermektedir. Nar kabuğu topikal olarak uygulandığında UV ışınımının ciltte yarattığı oksidatif ve inflamatuar stresi hafifletir. Ayrıca, nar kabuğu özütü; UVB kaynaklı DNA hasarını önleme, inflamatuar mediatörlerin baskılanması ve glikasyon sürecinin inhibisyonu gibi cilt koruyucu işlevlere sahiptir. Yani nar özütü cilt yaşlanması ve UV hasarıyla oluşan kırışıklıkları ortadan kaldırmak için faydalı olarak kabul edilebilir. Ayrıca nar kabuğu ve çekirdeği, ciltte yara iyileşmesini hızlandırma, nem dengesini koruma ve cilt bariyerini güçlendirme gibi çok yönlü fonksiyonlar sergilemektedir [1, 18, 19].
Kozmetik sektörü, son yıllarda doğaya dost, sürdürülebilir ve biyoaktif bileşenlere olan ilgisini artırmıştır. Bu bağlamda, nar kabuğu ve çekirdeği gibi atıkların yeniden değerlendirilmesi hem çevresel sürdürülebilirliği teşvik eder hem de fonksiyonel kozmetik ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlar. Narın zengin biyoaktif profili, cilt aydınlatıcı, yaşlanma karşıtı, yara iyileştirici ve UV koruyucu etkileriyle kozmetik formülasyonlar için doğal ve etkili bir içerik sunmaktadır.
Hatice Kübra Dal, Esin Saruhan, Doç. Dr. Gülşah Gedik
Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
KAYNAKÇA
- Pillaiyar, T., Manickam, M., and Jung, S.H., Skin aging and modern non-invasive anti-aging interventions: A review. Biomolecules & Therapeutics, 2021. 29(1): p. 11–20.
- Ergin, S.Ö., Nar Meyvesi (Punica granatum L.) ile Farklı Nar Ürünlerinin Antioksidan Özellikleri. Akademik Gıda, 2019. 17(2): p. 243–251.
3. Tzulker, R., et al., Antioxidant activity, polyphenol content, and related compounds in different fruit juices and homogenates prepared from 29 different pomegranate accessions. J Agric Food Chem, 2007. 55(23): p. 9559-70.
4. Tezcan, F., et al., Antioxidant activity and total phenolic, organic acid and sugar content in commercial pomegranate juices. Food chemistry, 2009. 115(3): p. 873-877.
- Valero, D., et al., Vapor Treatments, Chilling, Storage, and Antioxidants in Pomegranates. 2015. p. 189-196.
- Anesini, C. and C. Perez, Screening of plants used in Argentine Folk Medicine for antimicrobial activity. Journal of ethnopharmacology, 1993. 39: p. 119-28.
7. Müttalip Gündoğdu, H.Y., Ruhan İlknur Gazioğlu Şensoy, Özlem Gündoğdu, Şirvan (Siirt) Yöresinde Yetiştirilen Narların Pomolojik Özellikleri. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, 2010. 20(2): p. 138-143.
8. Onur, C., Akdeniz Bölgesi narlarının seleksiyonu. 1982.
9.Özgüven, A.I. and C. yılmaz, Pomegranate growing in Turkey. Options Mediterraneennes, Serie A: Seminaires Mediterraneennes, 2000. 42: p. 41-48.
10. El Barnossi, A., F. Moussaid, and A. Iraqi Housseini, Tangerine, banana and pomegranate peels valorisation for sustainable environment: A review. Biotechnology Reports, 2021. 29: p. e00574.
11. Benedetti, G., et al., An Overview of the Health Benefits, Extraction Methods and Improving the Properties of Pomegranate. Antioxidants, 2023. 12(7): p. 1351.
- Charalampia, D. and A. Koutelidakis, From pomegranate processing by-products to innovative value added functional ingredients and bio-based products with several applications in food sector. BAOJ Biotech, 2017. 3(1): p. 210.
13. Gaharwar, S.S., et al., Valorization of Punica granatum (pomegranate) peels: a case study of circular bioeconomy. Biomass Conversion and Biorefinery, 2024. 14(6): p. 7707-7724.
14. Firuzi, M.R., et al., Incorporation of pomegranate juice concentrate and pomegranate rind powder extract to improve the oxidative stability of frankfurter during refrigerated storage. Lwt, 2019. 102: p. 237-245.
15. Hayes, J., et al., Phenolic composition and in vitro antioxidant capacity of four commercial phytochemical products: Olive leaf extract (Olea europaea L.), lutein, sesamol and ellagic acid. Food Chemistry, 2011. 126(3): p. 948-955.
16. Liu, Y., et al., Comparison of the structural, physical and functional properties of κ-carrageenan films incorporated with pomegranate flesh and peel extracts. International Journal of Biological Macromolecules, 2020. 147: p. 1076-1088.
- Pérez-Sánchez, A., Barrajón-Catalán, E., Herranz-López, M., and Micol, V., Nutraceuticals for skin care: A comprehensive review of human clinical studies. Pharmaceutics, 2022. 14(11): p. 2290.
- Iftikhar, A., Islam, M., Islam, T., Binte Hossain, M., Khandker, S.S., Koirala, P., and Saha, S., Effects of vitamin C on skin health: A review of clinical studies. Nutrients, 2024. 16(5): p. 715.
- Zhang, Y., Wang, Y., and Li, X., The impact of oxidative stress on skin aging: A comprehensive review. Journal of Dermatological Science, 2024. 105(2): p. 123–130.