
Tıbbi bitkiler insanlık tarihi boyunca doğayla olan şifa arayışının en yaygın yollarından birisidir. Ateşin, tarımın ve yazının keşfinden önce bile insanlar doğadaki bitkileri gözlemlemiş, denemiş ve hangi bitkinin neye iyi geldiğini keşfetmiştir. Bu deneyimlerin birikimiyle tıbbi çaylar ortaya çıkmış, yüzyıllar boyunca hem hastalıkların tedavisinde hem de sağlığın korunmasında önemli bir yer edinmiştir. İlk çağlara ait arkeolojik bulgular, insanların besin elde etmek ve sağlık sorunlarını gidermek için öncelikle bitkilerden faydalandığını göstermektedir [1].
Fitoterapi alanının uygulama yöntemlerinden tıbbi çaylar, tek başına veyahut birkaç adet drogun beraber hazırlanmasıyla elde edilen koruyucu ve tedavi edici nitelikleri olan sulu bitkisel preparatlardır [2].
Bitki çaylarının kullanılmaya başlanması hakkında farklı rivayetler vardır. M.Ö. 2700’lü yıllarda Çin’de yaşamış imparator Shen Nong hayatını binlerce bitkinin tadımını yaparak kullanış amaçlarını bulmaya adamıştır. Çalışmaları Çin bitki biliminin temel kaynaklarından olan “Shennong Ben Cao Jing” adlı eserde toplanmıştır.
Hint tıbbı ise Ayurveda ile bitkisel tedavi bir yaşam felsefesidir. Her bireyin dosha denilen biyolojik enerjisine göre uygun bitkiler önerilir. Zencefil, zerdeçal, fesleğen gibi bitkilerle hazırlanan çaylar hem koruyucu hem tedavi edici olarak kullanılır.
İslam tıbbının önde gelen isimlerinden İbn-i Sina, “El-Kanun fi’t-Tıb” adlı eserinde bitkilerin şifalı özelliklerine dair geniş bilgiler sunmuştur. Orta Çağ’da Avrupa’da manastır bahçelerinde yetiştirilen şifalı otlar keşişler tarafından halkın sağlık sorunlarını gidermek için kullanılmıştır.
Bu bitkilerin yaprak, çiçek, kök, tohum ya da kabukları; infüzyon, dekoksiyon ve maserasyon yöntemleri ile ekstre elde edilerek hazırlanmaktadır. Bu sayede bitkilerin içerdiği aktif bileşiklerin açığa çıkarılması ve tıbbi amaçlarla kullanılabilir hâle getirilmesi sağlanmaktadır.
Bitkinin yaprak, çiçek gibi hassas dokuları için infüzyon yöntemi kullanılır. Bitkinin üzerine kaynar su dökülerek 5-10 dakika bekletilmesi ile hazırlanır. Dekoksiyon yani kaynatma yönteminde bitkinin odunsu kısımları, kökleri ve tohumları gibi kısımlarının üzerine soğuk su eklenerek 5-10 dakika kaynatılır ve süzülür. [3] [4]. Maserasyonda bitkinin üzerine soğuk su eklenir ve oda sıcaklığında yaklaşık 6-8 saat beklemeye alınır. Süre sonunda çay süzülür. Bu yöntem daha çok yüksek müsilaj içeren bitkilerde kullanılır [4]. Bu demleme yöntemleri sırasında bitkinin içindeki primer ve sekonder metabolitler suya geçer.
Flavonoidler: Bitkilerde yaygın olarak bulunan ve özellikle güçlü antioksidan özellikleri ile dikkat çeken biyoaktif bileşiklerdir. In vitro ve in vivo çalışmalarda, flavonoidlerin birçok bulaşıcı, kardiyovasküler, dejeneratif hastalıklar, antitümör, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi, antibakteriyel, antifungal, antialerjik, antiinflamatuar ve antiviral aktiviteler gibi etkileyici biyokimyasal aktivitelere sahip olduğu görülmüştür [5] [6] [7].
Antosiyaninler: Antosiyaninler, bitkilerde yaygın olarak bulunan ve suda çözünebilen flavonoid grubu pigmentlerdir. Yapılarındaki fenolik gruplar sayesinde güçlü antioksidan özellikler gösterirler ve bitkilerde genellikle kırmızı, mavi ve mor renklerin oluşumundan sorumludurlar. İnsan sağlığı açısından antosiyaninler, serbest radikalleri nötralize ederek kalp-damar hastalıkları, kanser ve inflamasyon riskini azaltmaya yardımcı olurlar.
Alkaloidler: Yapısal olarak, genellikle halkalı yapıda bir veya birden fazla azot atomu içeren ve bazik karakter gösteren bu maddeler, güçlü fizyolojik ve farmakodinamik aktiviteye sahiptir. Özellikle sinir sistemi üzerinde etki gösteren bu metabolit hastalık etkenlerine karşı koruyucu savunma mekanizması oluşturur.
Tanenler: Antioksidan, antimikrobiyal ve antiinflamatuvar özellikler taşıyan polifenolik bileşiklerdir. Çay, kahve, üzüm ve çeşitli meyvelerde bulunurlar ve bu maddeler, özellikle meyve ve şaraplarda astrenjan etki göstererek buruk bir tat oluştururlar. Aşırı tüketildiklerinde demir emilimini azaltarak olumsuz etkilere yol açabilecekleri bilinmektedir. Uzakdoğu ülkelerinde bol miktarda tüketilen tanen içeriği yüksek yeşil çayın mide kanserine neden olan tümörlerin oluşumunu engellediği farklı araştırmacılar tarafından belirtilmiştir [8].
Bu veya daha fazla metabolitler içeren bitki çaylarını kullanmak solunum sistemi, gastrointestinal sistem ve idrar yoluyla ilişkili bazı enflamatuar kaynaklı hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde alternatif tıpta sıkça kullanılmaktadırlar [9]. Yapılan araştırmalar, bitki çaylarının antioksidan etkilerinin yüksek olduğunu göstermiş ve bu etkinin bitkideki yüksek fenolik içerikten kaynaklandığını ortaya koymuştur [10]. Antibakteriyel bileşenleri sayesinde bağışıklığı desteklerken, günlük yaşamda rahatlama ve denge sağlamak için de tercih edilebilir. Bu çaylara birkaç örnek verecek olursak;
Papatya çayı: Papatya alfa bisabolol, alfabisabolol oksit A ve B ve matrisin gibi flavonoidleri içerdiği için anti-enflamatuar , anti-kanser aktiviteye sahip olduğunu ve soğuk algınlığı , koroner kalp rahatsızlığı, gastrointestinal sistem rahatsızlıkları gibi hastalıkların tedavisinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bunların yanında papatya çayı geleneksel olarak bağışıklığı güçlendirmek, anksiyete ve uyku sorunlarını hafifletmek için kullanılmaktadır [11] [12] [13] [14] [15] [16].
Melisa çayı: Melisa’nın anti-viral ve anti-spazmodik özelliklere sahip olduğu, bilişsel performansı arttırdığı ve stresi azalttığını gösteren bir çok çalışma mevcuttur [17] [18].
Ihlamur Çayı: Ihlamur çayının sağlık üzerine etkilerinin flavanoidlerin de bulunduğu polifenolik bileşiklerden ileri geldiği bildirilmektedir. Yapılan çalışmalar ıhlamur çayının idrar söktürücü, yatıştırıcı, terletici etkilerinin yanı sıra grip, öksürük, boğaz tahrişi, migren, çarpıntı, karaciğer, mide ve safra kesesi rahatsızlıklarında da etkisinin olduğunu kanıtlamaktadır [19][20] [21].
Adaçayı: Araştırmalarda, Salvia türlerinden elde edilen sekonder metabolitlerin antimikrobiyal, antifungal, halusinojenik, kantiseptik, analjezik, antispazmodik, antidepresan, antimutajenik, antikolinesteraz, antidiyabetik, antikanser, antihipertansif, antienflamatuar, tüberkülostatik, vazodilatör, hipoglisemik gibi çeşitli biyolojik aktivitelere sebep olduğu tespit edilmiştir [22] [23].
Rezene Çayı: Rezenenin, inflamatuar hastalıklara karşı koruyucu etkisi olduğunu , anti-bakteriyel aktiviteye ve anti-kanser etkiye sahip olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır [24] [25] [26].
Hibiskus Çayı: İçerdiği antosiyaninlerden delphinidin-3- sambubioside ve siyanidin-3-sambubioside’in hipertansiyon , karaciğer bozuklukları, iltihaplanma, diyabet ve metabolik sendroma karşı farmakolojik özelliklerinin olduğu saptanmıştır [27].
Kuşburnu çayı: Çalışmalar kuşburnunun anti-kanser aktiviteye sahip olduğunu ve aynı zamanda kolesterol düzeyini düşürerek diyabet ve obezite gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabildiğini ispatlamıştır [28][29] [30] [31].
İçerikleri doğal olsa da bazı bitkilerin güçlü etkileri sebebiyle ilaçlarla etkileşime girmesi olasıdır. Etkilerinin kişiden kişiye farklılık göstereceği unutulmadan hastalık durumlarında hekime danışarak kullanılması gerekir. Bu bitki çayları doğru dozlarda uygulandığında tedavi yöntemlerin yerini almaksızın destekleyici ve tamamlayıcı bir rol alarak yaşam kalitesini artırır.
Kaynakça:
[1]Koçyiğit, M. 2005. Yalova İlinde Etnobotanik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
[2]S. Aytaç and Ç. Yiğen, “Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Önemli Kullanım Alanları,” III. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sempozyumu, 2016.
[3] CAPASSO, F., GAGINELLA, T. S., GRANDOLINI, G. & IZZO, A. A., Phytotherapy : A Quick Reference to Herbal Medicine. Germany: Springer Berlin Heidelberg, 2003.
[4] SCHULZ, V., HÄNSEL, R. & TYLER, V. E., Rational Phytotherapy : A Physicians’ Guide to Herbal Medicine. Germany: Springer Berlin Heidelberg, 2001
[5]Badshah, S. L., Faisal, S., Muhammad, A., Poulson, B. G., Emwas, A. H., & Jaremko, M. (2021). Antiviral activities of flavonoids. Biomedicine & Pharmacotherapy = Biomedecine & Pharmacotherapie, 140, 111596. https://doi.org/10.1016/j.biopha.2021.111596
[6]Kopustinskiene, D. M., Jakstas, V., Savickas, A., & Bernatoniene, J. (2020). Flavonoids as Anticancer Agents. Nutrients, 12(2), 457. https:// doi.org/10.3390/nu12020457
[7]Kumar, S., Pandey, A. K. (2013). Chemistry and biological activities of flavonoids: an overview. The Scientific World Journal, 2013, 162750. https://doi.org/10.1155/2013/162750
[8] Kono S, Ikeda M, Tokudome S, Kuratsume M. 1988. A case-control study of gastric cancer and diet in northern kyushu, Japan. Jap. J. Cancer Res. (Gann) 79, 1067-1074.
[9] MARTÍN-DOMINGO, M. C., PLA, A. I., HERNÁNDEZ, A. F., OLMEDO, P., NAVAS-ACIEN, A., LOZANO-PANIAGUA, D., GIL, F., “Determination of Metalloid, Metallic and Mineral Elements in Herbal Teas. Risk Assessment for the Consumers,” Journal of Food Composition and Analysis, 60, 81–89, 2017.
[10]R. Toker, M. Gölükcü and H. Tokgöz, “Tıbbi Ve Aromatik Bitkilerin Gıda Sanayisinde Kullanım Alanları,” Türkiye Tohumcular Birliği Dergisi., vol. 4, no. 15, p. 54-59, 2015.
[11]Barrett B 2018. Viral Upper Respiratory Infection. Integrative Medicine 170–179.
[12]Bhaskaran N, Shukla S, Srivastava JK and Gupta S 2010. Chamomile: an anti-inflammatory agent inhibits inducible nitric oxide synthase expression by blocking RelA/p65 activity. International Journal of Molecular Medicine 26: 935-40.
[13]Hertog MG, Feskens EJ, Hollman PC, Katan MB, Kromhout D 1993. Dietary antioxidant flavonoids and risk of coronary heart disease: the Zutphen Elderly Study. Lancet (London, England), 342(8878): 1007–1011.
[14]Kroll U, Cordes C 2006. Pharmaceutical prerequisites for a multi-target therapy. Phytomedicine 13: 12– 19.
[15]Srivastava JK, Gupta S 2007. Antiproliferative and apoptotic effects of chamomile extract in various human cancer cells. Journal of Agricultural and Food Chemistry 55(23): 9470-9478.
[16]Srivastava JK, Shankar E, Gupta S 2010. Chamomile: A herbal medicine of the past with bright future. Molecular Medicine Reports 3(6): 895–901.
[17]Kennedy DO, Little W, Haskell CF, Scholey AB 2006. Anxiolytic effects of a combination of Melissa ofcinalis and Valeriana ofcinalis during laboratory induced stress. Phytotherapy Research: An International Journal Devoted to Pharmacological and Toxicological Evaluation of Natural Product Derivatives 20(2): 96-102.
[18]Sadraei H, Ghannadi A, Malekshahi K 2003. Relaxant effect of essential oil of Melissa officinalis and citral on rat ileum contractions. Fitoterapia 74(5): 445- 452.
[19]İnanç AL, YükseL D. Ihlamur bitkisinin (Tilia cordata) katı-sıvı ekstraksiyonunda toplam fenolik madde kinetiğinin matematiksel modellenmesi. Harran Tarım Gıda Bil Derg. 2018;22:12-20
[20]Kamiloglu S, Toydemir G, Boyacioglu D, Capanoglu E. Health perspectives on herbal tea infusions. Phytoterapeutics. 2012; 43:353-68.
[21]Toker G, Küpeli E, Memisoğlu M, Yesilada E. Flavonoids with antinociceptive and anti-inflammatory activities from the leaves of Tilia argentea (silver linden). J Ethnopharmacol. 2004;95:393-7.
[22] Gürdal, B. and Ş. Kültür, An ethnobotanical study of medicinal plants in Marmaris (Muğla, Turkey). Journal of Ethnopharmacology, 2013. 146(1): p. 113-126.
[23] Lu, Y. and L.Y. Foo, Polyphenolics of Salvia—a review. Phytochemistry, 2002. 59(2): p. 117- 140.
[24]Choi EM, Hwang JK 2004. Antiinflammatory, analgesic and antioxidant activities of the fruit of Foeniculum vulgare. Fitoterapia 75(6): 557-565.
[25]Devika V and Mohandass S 2014. Apoptotic induction of crude extract of Foeniculum vulgare extracts on cervical cancer cell lines. International Journal of Current Microbiology and Applied Sciences 3(3): 657-661.
[26]Shahat AA, Ibrahim AY, Hendawy SF, Omer EA, Hammouda FM, Abdel-Rahman FH, Saleh MA 2011. Chemical composition, antimicrobial and antioxidant activities of essential oils from organically cultivated fennel cultivars. Molecules 16(2): 1366-1377.
[27]Guardiola, S. ve Mach, N. (2014). Therapeutic potential of Hibiscus sabdariffa : A review of the scientific evidence. Medicina Intensiva, 61(5), 274–295.
[28]Kirkeskov B, Christensen R, Bügel S, Bliddal H, Danneskiold-Samsøe B, Christensen LP, Andersen JR 2011. The effects of rose hip (Rosa canina) on plasma antioxidative activity and C-reactive protein in patients with rheumatoid arthritis and normal controls: a prospective cohort study. Phytomedicine: International Journal of Phytotherapy and Phytopharmacology 18(11): 953– 958.
[29]Ninomiya K, Matsuda H, Kubo M, Morikawa T, Nishida N, Yoshikawa M 2007. Potent anti-obese principle from Rosa canina: structural requirements and mode of action of transtiliroside. Bioorganic and Medicinal Chemistry Letters 17(11): 3059–3064.
[30]Orhan N, Aslan M, Hosbas S, Deliorman OD (2009). Antidiabetic effect and antioxidant potential of Rosa canina fruits. Pharmacognosy Magazine 5(20):309.
[31]Tumbas VT, Canadanović-Brunet JM, Cetojević-Simin DD, Cetković GS, Ethilas SM, Gille L 2012. Effect of rosehip (Rosa canina L.) phytochemicals on stable free radicals and human cancer cells. Journal of The Science of Food and Agriculture, 92(6): 1273– 1281