- Atopik Dermatit Nedir?
Atopik dermatit (AD) çoğunlukla erken çocukluk çağında görülen kronik tekrarlayan bir deri hastalığıdır. Sıklıkla kserozis, allerjenlere hassasiyet ve deri bariyerinin bozuk olması ile ilişkili bir hastalıktır. Hastalarda astım, allerjik rinit ve IgE aracılı sistemik bulgulara yatkınlık vardır.
Hastalığın etiyolojisi tam olarak bilinmemekle beraber genetik, çevresel ve infeksiyöz faktörlerin katılımıyla kompleks multifaktöriyel bir etyolojinin rol oynadığı düşünülmektedir. AD’ nin ortaya çıkmasındaki en önemli risk faktörü genetik bir yatkınlığın olmasıdır. Yapılan çalışmalarda çeşitli kromozomlarla AD arasında bazı ilişkiler olduğu düşünülmüş fakat kesin bir genetik bozukluk gösterilememiştir.
AD en sık 3-6 ay arasında bebeklik döneminde başlar. Hastaların çoğu ergenlik döneminde iyileşirken, %10-30’luk bir hasta grubunda iyileşme görülmez. Daha küçük oranda bir hasta grubunda ise ilk bulgular erişkin dönemde başlar.
- Atopik Dermatitin Belirtileri
Şiddetli ve kolaylıkla tetiklenebilen kaşıntı bu hastalığın başlıca özelliğidir ve birçok klinik bulgu derinin kaşınması veya sürtünmesine ikincil olarak gelişir. Klinik olarak lezyonların değişken dağılımı, morfolojisi nedeniyle tanısı zor olan bir antitedir. İnfantil dönemde (2 ay-2 yaş) başlıca yüz, göğüs ön duvarı, saçlı deri, boyun ve ekstremitelerin ekstansör yüzlerinde eritemli ve sulantılı papüloveziküller görülür. Bilinçli kaşınma 2. aydan itibaren gelişir. Çocukluk döneminde (4-10 yaş) lezyonlar daha az eksudatif, daha dağınık yerleşimli olup sıklıkla boyun, el bileği, dirsek ve dizlerin fleksör bölgelerinde gözlenmektedir. Sulantısız papüller, ekskoriasyonlar, likenifikasyon ve periorbital ödem ve eriteme sık rastlanır. Adolasan ve yetişkin dönemde (onlu yaşlar ve erken yirmili yaşlar) lezyonlar fleksural bölgeler ile göz çevresinde başlıca kuru, likenifiye, hiperpigmente plaklardan oluşur. El ekzemaları bazen atopik diyatezin kalıntısı olarak sebat edebilir.
AD’in diğer bilinen klinik bulguları; iktiyozis vulgaris, avuç içlerinde hiperlinearite, Dennie-Morgan çizgileri ve keratozis pilaristir.
- Atopik Dermatitin Tanısı
AD tanısında kullanılan spesifik ve rutin bir laboratuvar yönteminin olmaması nedeniyle tanı, öykü ve klinik özelliklere dayanarak konulmaktadır. Bugün tüm dünyada yaygın olarak kullanılan AD tanı kriterleri, ilk olarak 1980 yılında Hanifin ve Rajka tarafından belirlenmiştir. “Hanifin-Rajka atopik dermatit tanı kriterleri” olarak adlandırılan bu kriterler major ve minör kriterlerden oluşmaktadır. AD tanısı için kaşıntıya ek olarak en az üç major kriter olmalıdır. Başka bir görüşe göre ise üç veya daha fazla sayıda minör kriter varlığı, bir major kriter yerine geçebilmektedir. Bu durumda, beş major kriterden üçüne ek olarak üç minör kriterin olması tanı için yeterli kabul edilmiştir.
Major Kriterler: Kaşıntı, kişide veya ailede atopi öyküsü, kronik ve yineleyen dermatit, infant ve çocuklarda yüz ve ekstensör bölge tutulumu, Eriþkinlerde fleksural bölgede likenifikasyon
Minor Kriterler: Kserozis, kutanöz enfeksiyonlara duyarlılık, el ve ayakların nonspesifik dermatiti, keratozis pilaris, serum IgE düzeyinde yükselme, erken başlangıç yaşı, deri testlerine pozitif erken tip allerji yanıtı, anterior subkapsüler katarakt, yineleyen konjonktivit, besin hipersensitivitesi, lipit çözücü ve yün intoleransı
- Atopik Dermatitin Tedavisi
Atopik dermatit tedavisine hastanın ve ailenin eğitimi ile başlanmalıdır. Özellikle bu hastalığın ömür boyu sürebileceği, dönem dönem deri belirtilerinde şiddetlenme veya kaybolma şeklinde seyreden kronik bir hastalık olduğu hasta ve yakınlarına uygun bir dille anlatılması gerekmektedir. Tedaviye başlamadan önce hastalığı şiddetlendirebilecek tetikleyici faktörlerin belirtilmesi ve bu etkenlerden mümkün olduğunca korunulmasının deri belirtilerini en aza indirebileceği vurgulanmalıdır. Hastanın tetikleyici faktörlerden korunması iyice belirtildikten sonra AD’in ikinci basamak tedavisi olan topikal tedaviye başlanmalıdır.
Atopik dermatitin idame tedavisindeki en önemli yaklaşımlardan biri vücudun nemlendirilmesidir. Yaygın cilt kuruluğu AD’in önemli ölçütlerinden biridir. Cilt kuruluğu kaşıntıya, kaşıntı da epidermiste mikrofissür gelişimine ve sonrasında ciltte bakterilerin kolonileşmesine neden olur. Tüm bu nedenlerle, cildin nemlendirilmesi şarttır. Nemlendiriciler, atopik bireylerde cildin bariyer işlevini iyileştirir ve tahriş edici ilaçlara hassasiyetini azaltır.
Yerel kortikosteroidler (YKS) hastalığın alevlenme dönemlerinde ilk seçenek tedavi şeklidir. Etkilerini enflamatuar yanıtta yer alan sitokinlerin ekpresyonunu değiştirerek gösterirler. YKS’lerin alevlenme dönemlerinde önerilen tedavi şekli günde 2 kez ve 2 hafta süreyle uygulanmasıdır. Ekstremite ve gövde yerleşimli lezyonlarda orta veya güçlü yerel kortikosteroid kullanımı tercih edilirken, yüz, kıvrım bölgesi yerleşimli lezyonlarda ve çocuklarda ise düşük güçte yerel kortikosteroid kullanımı tercih edilir.
- Kaynaklar
- Tunalı, Ş., & Başkan, E. B. (2004). Atopik dermatit tedavisi.
- Ertam, İ., Su, Ö., Alper, S., Sarıcaoğlu, H., Karadağ, A. S., Demirsoy, E. O., & Borlu, M. (2018). Türkiye atopik dermatit tanı ve tedavi kılavuzu-2018. TÜRKDERM-Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi, 52(1), 6-23.
- Öztürk, F. & Çetinkaya, F. (2009). Atopik Dermatit . Journal of Experimental and Clinical Medicine , 15 (1)
- Yıldırım, M., & Özcanlı, Ç. (2004) .Atopik Dermatit. SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 11(2).
- Uysal, P., & Uzuner, N. (2013). Çocuklarda atopik dermatit tedavisi. Behcet Uz Cocuk Hast Derg, 3, 77-6.
Kutlubay, Z., Küçüktaş, M., Engin, B., & Serdaroğlu, S. (2012). Atopik dermatit tedavisi. Dermatoz, 3, 62-68.