Takaaki Iwasa Ankara’ya görevli gelip de ayağının tozuyla bağlama kursu arayan bir diplomat. Pandemin hala hayatı derinden etkilediği 2021 yılının ilk aylarına denk geliyor tanışmamız. Kurslar, okullar kapalı, online- uzaktan eğitim, öğretim, evden çalışma, maske-mesafe devam ediyor, akşam ve haftasonları sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde kendisi Ankara’ya geleli henüz iki hafta olmuş ve gerçekten ayağının tozuyla dediğimiz gibi işten çıkıp soluğu Hatay sokakta almış; Ankara’da müzik aletlerinin satıldığı ve kursların olduğu küçük kısa bir sokak.
Amacı bir bağlama kursu bulmak ve hemen çalışmaya başlamak. Ancak zor bir dönem, o dönemde birçok dükkan müşteri beklemekten ümidi kesip kepenklerini kapatmış, kurslar kira ücretlerini ödeyemediği için dershaneleri kapatmış, durum vahim!
Onlardan birisi de bağlama hocası Yüksel Ayoğlu; kendi dershanesini zorunluluktan üzülerek kapatan hoca Hatay Sokakta Layla Müzikevi Sahibi olan arkadaşı Davut Usta’nın boş bir odasında özel bağlama dersleri vermeye devam ediyor.
Evde online derslerden bunalmış olan oğlum ve kızımı artık pandeminin bitmesini beklemeyip Yüksel Hoca’nın bağlama kursuna başlatmıştım ve üçüncü dersimizi yapıyorduk. Dersin ortasında Davut Usta’nın aşağıdan seslendiğini duyduk. Bir Japon Bey’in geldiğini ve bilgi istediğini, kendisi anlamadığı için yardımcı olmamızı istiyordu. İşte böylece Bay Takaaki Iwasa yukarıya ders yaptığımız sınıfa çıktı, tanıştık ve yol arkadaşlığımız başladı..
Kararlıydı bağlama çalmayı öğrenmek istiyordu, aynı zamanda iyi bir bağlama satın almaya niyeti vardı. Dersi bırakmış hem sohbete hem de çeviri yapmaya başlamıştık.
Yüksel Hoca ders vermek istediğini ancak İngilizce’sinin yeterli olamayacağını söyledi. Ne yapabiliriz diye düşünürken çocuklarımla bir çözüm bulduk. Türk Kültürüne bu kadar ilgi duyan bir yabancıyı eli boş göndermek istemezdik! Yüksel Hoca’ya Bay Iwasa bizimle derse gelirse çeviri yapacağımızı söyledik, çözüm taraflar arasında kabul gördü ve sonraki hafta ortak dersler başladı arada kesintiler olmakla birlikte sınıf arkadaşlığı devam ediyor. Başladıktan bir kaç ders sonra Bay Iwasa öğrenmek istediği türküler için istek yaparak bizleri şaşırttı. Bunların ilki Aşık Veysel’in Uzun İnce Bir Yoldayım ve Neşet Ertaş türküleriydi.
Bu türküleri nasıl öğrendiğini sorduğumda hikayesini anlattı:
2013 yılında Kapadokya’ yı turist olarak gezerken birisi bıçaklı saldırıda öldürülen diğeri de yaralanan Japon öğrencilerin uğradığı saldırıyla ilgili görüşme yapacak arkadaşıyla Kapodokya’ya gider. Görgü tanıklarından birisinin evinde çay içerken içine işleyen bir türkü duyar kim olduğunu sorduğunda yanıt Aşık Veysel’dir. Ev sahibi kendisine Neşet Ertaş’ı da önerir. Akabinde CD’lerini alır, dinlemeye başlar, dinledikçe çalmak ister.
Şimdiye kadar öğrendikleri arasında en sevdiği türkünün “Mevlam bir çok dert vermiş beraber derman vermiş, şu tükenmez derdime neden ilaç vermemiş” olduğunu ifade ediyor.
Yeni bir ülkeye gelen bir yabancının henüz ikinci haftasında saz kursu aramasını bir hayli ilginç bulmuştum. Bu merakının nasıl başladığını da anlattı:
Takaaki Iwasa Türkiye’ye gelmeden önce tanımış bağlamayı. Daha önce çalıştığı
Özbekistan da görmüş ilk olarak ancak görevi bitmek üzere, fazla vakti olmadığından öğrenme fırsatı olmamış.
O zaman aklına koymuş “Bir gün Türkiye’ye gidersem ilk işim saz öğrenmek olacak”diye.
Nitekim o niyetten tam dört yıl sonra Türkiye’ye tayini çıktığında ne yapacağını biliyormuş.
O yüzden ilk fırsatta soluğu Hatay sokakta almış. Bizimle tanışmadan önce başka bir gün başka bir dükkana daha girdiğini ancak orada da dil nedeniyle anlaşma sorunu olduğundan isteğinin geri çevrildiğini ama dükkan sahibinin kendisine güzel bir türkü ziyafeti çektiğini sözlerine ekliyor.
Takaaki Iwasa bir taraftan da Türkçe dersleri alıyor. Türkçeyi sevdiğini ve akıcı konuşmak istemesine karşın işinden vakit ayırıp fazla çalışamadığından istediği düzeyde ilerleme sağlayamadığını dile getiriyor. Derdini Türkçe tam olarak anlatamayışının iletişime engel olmadığını, gittiği her yerde yerel halkın gösterdiği sıcaklık ve ilgi aracılığıyla beden diliyle anlaştıklarını anlatıyor.
Her fırsatta arabasına atlayıp Türkiye’yi keşfetmeye çalışan Bay Iwasa’ya gezi izlenimleri ve herhangi bir zorlukla karşılaşıp karşılaşmadığı soruma:
“En büyük zorluk tarihi ve doğal güzelliklerle dolu Türkiye’yi gezmek için yeterince zaman olmaması” diye yanıtlarken Türklerin misafirperverliğinden çok etkilendiğini de vurguluyor. Bunun komik bulduğu bir dezavantajı gezilerinde aldığı çay davetlerini geri çevirememesi ve planladığı müze gezilerinin aksaması. Bir bardak çay diye başlayan sohbetler de bardağın sonu gelmeyebiliyor. Mardin gezisi sırasında yaşadığı bir olay ise en kötü tecrübesi olmuş! Otelin otoparkına park ettiği arabasını kötü bir şekilde çizilmiş olarak bulduğunda çok şaşırmış, üzülmüş, kamera kayıtlarından yapan görünmekteymiş .Neden yapıldığını hala anlayamadığını, belki “yabancı” olduğundan dolayı olduğunu söylüyor. Polise gitmediğini de ekliyor.
Türk Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Sorumlu Başkanı Takaaki Iwasa Ankara da bir Üniversite’de yaptığı sunumun ardından 9 Mayıs’ta Yozgat Bozok Üniversitesi’nde de “Japonya’nın Tropik Adası Okinawa’nın Yerel Ezgileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
Yoğun ilgi gören etkinlikte Okinawa’ya özgü bir müzik enstrümanı olan Sanshin eşliğinde Okinawa’nın halk şarkılarını dile getirmesinin yanında ada hakkında da bilgi verdi.
1945-1972 yılları arasında Amerika Sömürgesi altında olan Okinawa’nın dili Ryuku Japon dil ailesinden olmakla birlikte başka bölgeler tarafından hiç anlaşılmazmış.UNESCO’nun onayladığı Japonya’da yok olma tehlikesi altında bulunan 8 lehçeden 6’sı Okinawa bögesindeymiş.
Sunum sonunda Kachashii adlı Okinawa şarkısını izleyenlerle beraber söylemişler. Bu şarkının özelliği geleneksel olarak düğünlerde, yeni eve taşınmanın kutlanmasında, seçimlerde her zaman en sonda söylenen bir şarkı olmasıymış ve dinleyenler eşlik edermiş. Rektörün de söylerek katıldığı şarkının izleyenlerle beraber söylenmesi salonda adeta bir şenlik havası yaratmış.
Bay Iwasa Okinawa halk şarkılarının yüzde sekseninin aşk şarkısı olduğunu ancak dolaylı bir anlatımları olduğunu vurguluyor. Sevgi aşk direk dile getirilmez, duygular dolaylı anlatılırmış.
Şarkıların geri kalanı ise eğitici öykü niteliğinde, disiplin aşılayan, aile hakkında, anne-babaya saygılı davranmayı teşvik eden sözleri içerir, hoşlanmak, sevmek gibi sözcükler şarkı sözleri arasında yer almazmış. Bu nitelikleri ile Japon şarkılarından ayrılmaktaymış.
Bay Iwasa uzun sapı küçük yuvarlak bir çanağa bağlı üç telli enstrüman Sanshin çalmayı Okinawa da çalıştığı yıllarda 5 yıl önce öğrenmiş, elli kadar şarkı çalıp söylüyormuş. Çalmayı öğrenirken aynı anda söylemeyi de öğrenmenin önemini vurguluyor, aynı anda öğrenilmezse ikisini sonradan birleştirmenin zor olduğunu belirtiyor. Bağlama öğrenirken de aynı metodu uygulamayı istiyor ve tavsiye ediyor. Bir süre önce ekranlarda “Ah Yalan Dünyada” türküsünü bağlama çalıp söylemesiyle ilgi çeken, Türkçeyi de akıcı konuşan hemşehrisi Yukari Humora’ya imreniyor ve Türkiye’den ayrılmadan önce türküleri çok iyi söyleyebilecek düzeyde Türkçe konuşup, iyi bağlama çalabilmeyi umut ediyor.
Ben ise kendisiyle tanıştığımız gün evden çıkmadan önce kızımın Japon kültürü hakkında yazdığı ödevi vesilesiyle Japonya ve yemeklerinden, sushi özleminden epeyce konuştuğumuzu hayretle hatırlıyorum.