Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Sizlere bugün bitkilerin dünyasıyla kendi yorumlarımı harmanladığım Daniel Chamovitz’in kaleminden dökülen bir kitaptan bahsedeceğim. Okurken derinlerinde kaybolduğum, eczacılığın temel taşı niteliğinde olan bitkilerin davranışlarına, hissedip gördüklerine odaklanan bir dünya. Bilmediğim birçok şeyi aynı kitapta bulmaktan dolayı mutlu olduğumu belirtmek isterim. Sizlerin de bu mutluluğa benimle beraber tanıklık etmenizden onur duyarım.

Eğer henüz üyelik kaydınızı yapmadıysanız şimdi tam sırası. Üyelerimize özel avantajlardan faydalanmak, gelişmelerden ve kampanyalardan hemen haberdar olmak ve size maksimum faydayı sağlayabilmek için her geçen gün yenilerini eklediğimiz hizmetlerimizle mesleğinize katkıda bulunmak için

Aslında bitkiler sizi ve etrafını görüyor. Bu görme olayı tabi ki bizim anladığımız şekilde bir görme olayı değil. Bitkiler sizin boyunuzun, saçınızın veya kıyafetinizin farkında olamazlar ancak bulundukları konumdaki renkleri görebilme yeteneğine sahiptirler. Bildiğiniz üzere bitkiler ışığın geldiği yöne eğilmektedir. Bu olaya ‘fototropizm’ denir. Yapılan deneylerde fototropizmi en çok etkileyen rengin mavi olduğu keşfedildi. Peki bitkimiz bu rengi hangi mekanizma ile fark ediyor? Darwin’in yaptığı deneylerde bitkinin ışığı görme olayının bitkinin tepe kısmında gerçekleştiği ancak tepe kısmını kapatınca fototropizmin gerçekleşmediği gözlendi. Kısacası bitkinin tepe kısmında birkaç göz olduğunu düşünebiliriz☺

Bitkilerin farklı renklere farklı tepkiler verdiği gözlendi. Eğileceği yönü belirlemek için mavi, gece uzunluğunu ölçmek için kırmızı rengi kullandığı ve bunun bitkilerdeki fotoperiyodizm için önemli olduğu keşfedildi. Bu sayede kısa ve uzun gün bitkilerinin ayrımı yapılabilir hale geldi.  Mesela kısa gün bitkisi olan tütünün (Nicotianatabacum), kısa günlerde çiçeklendiği görüldü.

Işıkların bitkiler üzerindeki etkilerinden fitokrom denilen bir fotoreseptör sorumludur. Işığı algılayan fitokrom başlattığı hareketli sinyal ile bitkinin uyarılmasını sağlar. Alacakaranlıkta fitokrom sayesinde belli belirsiz görülebilen uzak kırmızı ışığın süsen bitkisine karanlık odada tutulduğunda çiçeklenmeyi etkilemediği ancak kırmızı ışık tutulduğunda süsen bitkisinin çiçeklendiği görüldü. Birkaç saniye şeklinde iki ışığın art arda tutulması sonucunda bitkinin en son hangi rengi gördüğünü hatırladığı ve buna göre tepkisini oluşturduğu sonucuna varıldı. Bununla beraber bitkiler günün sonunda yine fitokrom sayesinde gördükleri uzak kırmızı ışık ile günün bittiğini anlarlar. Sabah tekrar görülen kırmızı ışık ile güne merhaba der ve kendisine uygun bir büyüme periyodu oluşturur. Bir başka çalışmada bitkide çiçeklenmeyi sağlayan kırmızı ışığı, gece vaktinde bitkinin tek bir yaprağına bile tutsanız bitkinin tamamı aydınlatılmış gibi olur ve çiçeklenme başlar.

Bitkilerdeki fitokromun kırmızı ışığı, fototropin reseptörünün ise mavi ışığı algıladığını ve sadece bu iki reseptörle kalmayıp arabidopsis bitkisinin (Arabidopsisthaliana) en az 11 farklı reseptöre sahip olduğu ve her birinin görevinin kendine özel olduğu keşfedilen bir başka durum. Bunlardan bir tanesi gecenin veya günlerin uzamaya başladığını söyleyen pitokromdur☺Hem hayvanlarda hem de bitkilerde bulunan kriptokrom reseptörleri ise bitkinin sirkadiyen saatini düzenler. Yani ters durumlara bitkiyi adapte edebilecek en önemli reseptördür.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir