Farmasötik bakım, ilaç tedavisinin etkililiğini artırmak ve hasta sonuçlarını iyileştirmek amacıyla eczacıların sunduğu hasta-odaklı hizmetler bütünü olarak tanımlanır. Farmasötik bakım kavramı 1990’lı yıllardan bu yana dünya genelinde kabul görmüş ve farklı ülkelerde çeşitli uygulama modelleri geliştirilmiştir. Bu makalede, farmasötik bakım uygulamalarının dünya genelinde nasıl farklılaştığına ve başarılı uygulama örneklerine odaklanılacaktır.
- Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
ABD, farmasötik bakım hizmetlerinin gelişiminde öncü ülkelerden biridir. 2003 yılında yürürlüğe giren Medicare Modernizasyon Yasası ile eczacılar tarafından, özellikle yaşlı nüfusa yönelik ilaç tedavisi yönetimi [Medication Therapy Management (MTM)] hizmetleri sunulmaya başlanmıştır. Bu program kapsamında kronik hastalıkları olan bireylerin ilaç tedavilerini optimize etmek amacıyla danışmanlık hizmeti sağlanmaktadır. Eczacılar, hastalarla birebir görüşerek ilaç etkileşimlerini değerlendirir, tedavi hedeflerini belirler ve ilaç tedavisine uyumu artırmaya yönelik stratejiler geliştirir. Bu model, farmasötik bakımın en başarılı uygulamalarından biri olarak kabul edilir.
- Birleşik Krallık (İngiltere)
İngiltere’de farmasötik bakım, Ulusal Sağlık Sistemi [National Health System (NHS)] kapsamında önemli bir yer tutar. 2005 yılında başlatılan ‘NHS İlaç Kullanımı İncelemesi’ [Medicines Use Review (MUR)] uygulaması ile eczacılara ilaçların doğru kullanımını denetleme ve reçete optimizasyonu yapma yetkisi tanınmıştır. Bu hizmet, özellikle kronik hastalıklara sahip hastaların ilaç tedavisini iyileştirmek amacıyla yapılandırılmıştır. Ayrıca, İngiltere’de eczacılar, sigara bırakma danışmanlığı, aşılama ve hipertansiyon taraması gibi ek hizmetler de sunarak farmasötik bakımın kapsamını genişletmiştir.
- Avustralya
Avustralya’da farmasötik bakım, ‘Ev İlaç İncelemesi’ ‘[Home Medicines Review (HMR)] adı verilen bir programla desteklenmektedir. Bu program, eczacıların hastaların evlerine giderek ilaçlarını incelemesine ve tedavi süreçlerini optimize etmesine olanak tanır. HMR uygulaması, özellikle yaşlı ve çoklu ilaç kullanan bireylerde ilaç kullanımını düzene sokmayı ve potansiyel yan etkileri azaltmayı amaçlanmaktadır. Avustralya, bu uygulamasıyla ilaç kaynaklı hastalıkların önlenmesinde önemli bir adım atmıştır.
- Kanada
Kanada’da farmasötik bakım hizmetleri, eyalet bazlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, genel olarak eczacılara geniş sorumluluklar tanınmıştır. Örneğin, bazı eyaletlerde eczacılar reçete yazma yetkisine sahiptir. Ayrıca, Kanada’da ilaç tedavisi yönetimi programları yaygın olarak uygulanmakta olup, eczacılar hastalarla birebir çalışarak ilaç tedavisinin etkinliğini artırmaya yönelik stratejiler geliştirmektedir. Kanada’daki bu uygulamalar, farmasötik bakımın hasta merkezli sağlık hizmetleri içinde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
- İsveç
İsveç’te farmasötik bakım hizmetleri, genellikle hastanelerde sunulmaktadır. İsveç’teki eczacılar, hastane ortamında çalışarak tedavi süreçlerine doğrudan katılmakta ve multidisipliner ekiplerin bir parçası olarak hastaların ilaç yönetimini sağlamaktadır. Hastaların taburcu edilmesinden sonra da evde bakım süreçlerini destekleyen eczacılar, ilaç uyumunu ve hasta güvenliğini sağlama konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu uygulama, özellikle karmaşık tedavi süreçlerinde farmasötik bakımın ne kadar kritik olabileceğini göstermektedir.
- Brezilya
Brezilya, gelişmekte olan ülkeler arasında farmasötik bakım konusunda örnek bir başarı göstermektedir. ‘Popüler Eczacılık Programı’ (Programa Farmácia Popular) adlı devlet destekli program, düşük gelirli vatandaşların uygun fiyatlı ilaçlara erişimini sağlamaktadır. Eczacılar, bu program kapsamında halk sağlığını destekleyen danışmanlık hizmetleri sunmakta ve ilaç tedavi uyumunu artırmak için hastalarla birebir çalışmaktadır. Ayrıca, Brezilya’daki farmasötik bakım hizmetleri, bulaşıcı hastalıklarla mücadele programlarının bir parçası olarak da genişletilmiştir.
- Türkiye
Türkiye’de farmasötik bakım, son yıllarda gelişen bir kavram olmakla birlikte, henüz birçok Avrupa ve Amerika ülkesi kadar yaygın değildir. Eczacılar genellikle reçete karşılamaya odaklanmış olsa da son dönemde ilaç danışmanlığı, kronik hastalık yönetimi ve aşılama hizmetleri gibi ek hizmetler sunmaya başlamışlardır. Sağlık Bakanlığı ve ilgili meslek kuruluşları, eczacıların bu alandaki rolünü güçlendirmek amacıyla çeşitli eğitim ve farkındalık kampanyaları düzenlemektedir.
Sonuç
Farmasötik bakım, dünya genelinde farklı şekillerde uygulansa da ortak hedef, hastaların ilaç tedavisini en iyi şekilde yönetmek ve sağlık sonuçlarını iyileştirmektir. ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve İsveç gibi ülkeler, farmasötik bakımın entegrasyonunda başarılı uygulamalara sahipken, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler de bu alanda önemli adımlar atmaktadır. Türkiye’de ise bu alanda halen gelişmeye açıktır. Farmasötik bakımın küresel düzeydeki bu çeşitliliği, eczacıların sağlık sistemindeki rolünün ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.
Değerli hocamız Prof. Dr. Şule Apikoğlu’na yardımları için teşekkürlerimi sunuyorum. Başta annem ve babam olmak üzere bizlere ilham veren, yolumuzu aydınlatan bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum…