
Uçan arabaları, ışınlanmayı, basit bir parmak şıklatmayla ambiansı değiştirmeyi hayal ettiğimiz günlerden, teknolojinin çok hızlı modifiye olduğu, hayallerimizin yavaş kaldığı 2022 yılının son aylarına savrulduk adeta. Pandeminin de hız kattığı bu savrulma pek çok mecrada farklı şeklide değişti ve fonksiyonelleşti. İşler ve okullar “eve yakın olsun” felsefesinden çıktı, “evin tam ortasında olsun”a dönüştü. Üst kata ceketler giydirildi, alt kat şortlarla, panduflarla konforuna devam etti. Bu fiziksel yansımalar zihinde önce “yanılsamalara” dönüştü. Sonra zihin de duruma adapte oldu ve ortaya çok güzel bir tablo çıktı. Hem işlerin yürüdüğü hem de samimiyetin ve şeffaflığın arttığı ve bu sayede gelişmenin ve ilerlemenin hızlandığı bir döneme girildi.
Bu değişikliğin vakti gelmişti. Tüm dünyayı göz önüne aldığımızda, geleneksel ve klasik yöntemlerin sunduğu hayal dünyası bir noktada durağanlaşmış, mekanizmalar aynılaşmıştı. Şimdi daha yeni ve daha fazla çeşitle hayaller şekillenmeye, gelişim noktaları yükselmeye başladı.
Bu global değişime sebep olan minik virus, “sağlık” dünyasının başrollerinden en cabbarı olarak anılıyor. Sağlık dünyasında inovatif gelişmelerin pandemi sayesinde tetiklenmesi ile değişimimiz ve dönüşümümüz oldukça hız kazandı. İlaç sektöründe araştırma geliştirme laboratuvarlarında başlayan, klinik süreçleri yoğunlaştıran, ruhsatlandırma süreçlerini, onay mekanizmalarını ve sağlık otoritelerini içine alan, pazara erişim ve pazardaki yolculuğu etkileyen bir dizi işleme yenilikler geldi, gelmeye devam ediyor. Bundan sonraki süreçte de gelecek değişim ve yenilik, sağlıkta altın çağ olarak anılabilir.
Sağlıkta değişim ve yeniliğin pandemiden önce “evrimleşme” sürecinde, görece yavaş ilerleyen bir çalışma konusu olduğu aşikar. Pandemi ile ise bazı noktalarda “devrimleşme”ye de gidilmesi gerektiği, bazen hızlı ve köklü aksiyonlar alınmasının insan hayatında kritik rol oynadığı anlaşıldı.
Necati Sebe ile “Sağlıkta Evrim mi Devrim mi” diyerek sağlıkta innovasyonu irdelemek üzere görüşmek dileğiyle…