“Dünyanın bütün yolları, savaşçının yüreğine çıkar; savaşçı, hayatının içinden kesintisiz akan tutku ırmağına tereddütsüz atlar.” Paulo Coelho’nun benzersiz üslubuyla yazılmış bu satırlar eserin içinde geçen yüzlerce altın değerindeki sözlerden sadece bir tanesidir. Işığın Savaşçısının El Kitabı; hayallerimizi yaşamamız, hayatımızı kucaklamamız, yazgımızla yüzleşmemiz için bir çağrı, adeta bir öğreti. Okur olarak içimizdeki ‘ışığın savaşçısını’ ortaya çıkarmamız için bize bir rehber.
“Işığın savaşçısı…” diye başlayan her bir cümle aslında bize bir tavsiye ve öneri içermektedir. Yazar bu şekilde bir üslup kullanarak direkt bize nasihat etmek yerine, bizim ışığın savaşçısında kendimizden bir şeyler bulmamızı istemiş adeta.
Yazarın, ışığın savaşçısına atfettiği birçok özellik aslında bizim yaşantımıza birer ışık tutuyor. Gelin hep beraber yolumuza tutulan bu ışıkları takip edelim…
Işığın savaşçısı geçiciyle kalıcı arasındaki farkı bilir. Savaşçı arzularını seçmekte özgür olduğunu bilir ancak kalıcı şeyleri ya da zaman içinde gelişen güçlü bağları asla göz ardı etmez.
Zafer kazananlar aynı hatayı iki kez işlemez. Savaşçı giriştiği her çatışmadan bir şey öğrendiğini bilmektedir. İşte bu nedenle savaşçı gerçekten değen bir şey için kendini tehlikeye atar.
Bir savaşçı başkalarının kendisine biçtiği rolü oynamaya çalışarak zaman yitirmez. İçinden geldiği gibi davranmaktan çekinmez. Sırasının geldiğini hissederse elindeki her şeyi bırakıp uzun zamandır hayalini kurduğu bir serüvene bile atılabilir.
Işığın savaşçısı üzerinde yürüdüğü yolu kendisi seçmiştir. Bu yüzden asla pişmanlık duymaz. Yolda gördüğü zorluklara bu yüzden sebat eder ve en sonunda ‘bu iş böyle, bu yolda yürümeyi kendim seçtim’ der.
Hedefi ne kadar zor olursa olsun engelleri aşmanın bir yolunu bulur savaşçı. Alternatif yollar arar, yeni çareler üretir. Hedefini ne kadar dikkatli incelese de ekstra zorluklar çıkacağını bilir. Bu yüzden bir sonraki adımı atmak için gözünü karartması gerekir.
Savaşçı gerçekten güvenebileceği şeyi kurmaya bakar. Şu üç şeyin her zaman kendisiyle birlikte olmasına dikkat eder: inanç, umut, sevgi. Üçüne de sahipse ilerlemekten asla korkmaz
Işığın savaşçısı, dünyasını sevdiği kişilerle paylaşır. Onları yapmak istedikleri ancak bunun için yeterli cesareti toplayamadıkları şeyler için yüreklendirir.
Bir savaşçı, yalnızlık ile başkasına bağlılık arasında denge kurar. Haksızlığa uğradığında acıyı başkalarına göstermemek için bazen yalnız kalmaya çalışır bazen de çevresindekilerden destek almak ister.
Işığın savaşçısı adaletsizlik karşısında duyarsız kalmaz. Her şeyin herkes için geçerli olduğunu bilir, bir tek hareketim bile herkesi etkilediğinin farkındadır. Bu yüzden başkalarının acı çektiğini görürse düzeni sağlamak için kılıcını kullanır.
Işığın savaşçısı her zaman kendini geliştirmek ister. Kılıcını her vuruşunda, yüzlerce yılın bilgeliği ve düşünceleri saklıdır. Her vuruşun, gelmiş geçmiş bütün savaşçıların gücünü ve becerisini barındırması gerekir. İndirdiği her darbeyi kusursuzlaştırmaya çalışır.
Sorumluluk hisseden bir savaşçı, gözlemleme ve öğrenme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamış biridir. Sorumluluk, dünyanın yükünü omuzlarında taşıması değil; içinde bulunduğu anın getirdiği güçlüklerle başa çıkmasıdır.
Ve en nihayetinde ışığın savaşçısı da bir insandır. Yeri gelmiş hatalar yapmış, sevdiklerini kırmış, yanlış kararlar almıştır. Ama o hatalarıyla bir bütündür. Yanlışlarından pişmanlık duyar, hatalarını kendi yolunda daha istikrarlı ilerlemek için birer araç olarak kullanır.
Hepimiz bu dünyada ışığın peşindeki bir savaşçıyız. Hepimizin farklı bir amacı, çeşitli hedefleri var. Bizi biz yapan da bu hedeflerdir…