Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Giriş

Hipnoz, yüzyıllardır çeşitli kültürlerde farklı adlarla anılan bilinçaltına erişim sağlama amacıyla kullanılan bir tekniktir. Hipnoz insanların bilinçaltına inerek psikolojik ve fiziksel problemlerin çözülmesine yardımcı olmayı hedefler. Ancak hipnozun bilimsel camiada hala kesin bir tanıma sahip olmaması ve bazı sağlık profesyonelleri tarafından tedavi aracı olarak yeterince kabul edilmemesi bu alanda pek çok soru işareti bırakmaktadır. Bu makale hipnozun bilimsel yönlerini inceleyerek nörobiyolojik temellerini, terapötik uygulamalarını ve hala süregelen tartışmaları ele alacaktır.

 

Hipnoz 

Hipnoz genellikle bir uyku hali olarak bilinse de aslında bir “uyanıklık hali”dir, hiperalert haldir. Yani hipnozda kişi tamamen bilinç dışı hale gelmez. Hipnozu bazı profesörler rüyaya benzetir. Rüyada kaslar serbest hale geçer, problem düşünülür ve beyin uyanmaya başlar. Problemin üstüne yüründüğünde beyinde dopamin salgılanır ve beyin problemleri çözmeye başlar. Hipnozda ise etraftan izole ediliniz. Probleme odaklanma sağlanır ve dopamin, asetilkolin gibi nörotransmitterler salgılanır. Problemin üstüne gidilerek çözüm sağlanır.

 

Beyinde olanlar ise oldukça ilginçtir. Alfa dalgaları hipnoz sırasında yaygın olarak ortaya çıkar. Bu dalgalar beynin 8-12 Hz frekans aralığında yayılır ve genellikle gevşeme, meditasyon veya uyku ile uyanıklık arasındaki geçiş aşamasına denk gelir.

Alfa dalgaları, kişinin zihin ve bedeninin rahatladığını aynı zamanda zihinsel açıdan aktif kaldığını gösterir. Bu dalgaların ortaya çıkması beynin daha verimli çalıştığını ve stresli durumlarla başa çıkabilmek için gevşemeye geçtiğini gösterir. Hipnoz esnasında bu dalgaların yoğunlaşması beynin problem çözme yeteneğini güçlendirir. Hipnozun etkili olabilmesi için kişinin hipnoza yatkın olması ve terapist ile güçlü bir güven ilişkisi kurması gerekmektedir. Bu durum hipnozun başarısının kişisel özelliklere dayalı olduğunun bir göstergesidir.

 

Hipnoz ve Tedavi Yöntemleri

Hipnoz, tedavi edici bir araç olarak büyük bir potansiyele sahiptir ancak hipnoz genellikle tamamlayıcı bir yöntem olarak görülmektedir. Hipnoz hastalıkların tedavisinde geleneksel tıbbi tedavilerin yanında bir destekleyici araç olarak kullanılır.

Hipnozun sağlıkta kullanım alanları:

  • Ağrı Yönetimi: Hipnoz, ağrı yönetimi konusunda etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Özellikle kanser tedavisi sırasında, doğum sırasında veya cerrahi operasyonlar öncesinde hipnoz ağrıyı hafifletmek ve hastaların rahatlamasını sağlamak için kullanılır.
  • Zihinsel Sağlık: Anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik durumlar üzerinde hipnozun olumlu etkileri görülmüştür. Hipnoterapi, bilinçaltına inerek geçmiş travmaların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.
  • Bağımlılıklar: Sigara içme, alkol bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklar hipnozla tedavi edilebilen durumlardır. Hipnoterapi, bilinçaltındaki kalıpları değiştirerek kişilerin bağımlılıkla başa çıkmalarına yardımcı olur.
  • Çocukluk Dönemi Rahatsızlıkları: Alt Islatma, tik bozuklukları da hipnozla tedavi edilebilir.

 

Bilimsel Kabul ve Tartışmalar

Hipnozun bilimsel dünyada yeterince kabul görmemesinin birkaç nedeni vardır. Birincisi, hipnozun nörobiyolojik temelleri henüz tam anlamıyla anlaşılmamıştır. Beyinde hipnoz sırasında hangi bölgelerin aktif olduğu, nasıl çalıştığı ve hipnotik durumların nörolojik etkileri hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. İkincisi, hipnoz kişisel deneyimlere çok dayalı. Yani bilimsel anlamda ölçülmesi ve standartlaştırılması zor. Üçüncüsü; hipnozun geçmişte sirk gösterilerinde, medyumlarda, sahne şovlarında kullanılması bilimsel imajını zedeledi. Bu sebeplerden dolayı hipnoz bilimsel dünyada tam anlamıyla kabul görmemekte.

 

Sonuç

Hipnoz, bilimsel olarak henüz tam anlamıyla kabul edilmemiş olsa da, birçok klinik uygulamada etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanıma girmeye devam etmektedir. Hipnozun beynimizdeki alfa dalgaları ve nörotransmitter salınımlarıyla olan bağlantıları, gelecekte daha fazla araştırma yapıldıkça daha iyi anlaşılabilir ve daha tutarlı ve tekrarlanabilir sonuçlarla güçlenirse hipnoz modern tıbbın ve psikolojinin bir parçası haline gelebilir.

 

KAYNAKÇA 

 

Häuser, W., Hagl, M., Schmierer, A., & Hansen, E., The efficacy safety and applications of medical hypnosis, Deutsches Ärzteblatt International, Cilt: 113, Sayı:17, Sayfa:289–296, 2016. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27173407/

 

Derya C., Tuğba T.Y., Tıbbi Tedavilerde Hipnoz Uygulamalarının Kullanımı ve Etkinliği, Klinik Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:2, Sayfa:1507-1516, 2013.  https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1073927

 

Prof. Dr. Mehmet Y.A., Hipnoz ve Hipnoterapi, SD İlkbahar, Sayfa:62-63, 2012.  https://www.medipol.edu.tr/sites/default/files/document/SD_22_62-63.sayfalar_Mehmet_Yucel_Agargun.pdf

 

Psk. Mustafa G., Türkiye’de Hipnoz ve Hipnoterapi, 2013.  https://www.tavsiyeediyorum.com/makale_11403.htm