Rezonans halinde olmak, birbiriyle uyumlu olmak, yani aynı dalga boyundaki biriyle ya da bir şeyle aynı titreşimi yaymak anlamına gelmektedir. Evrendeki her şeyin titreşimler aracılığı ile birbirleriyle etkileşime geçmekte ve kendine özgü titreşimlere sahip olduğu bilinmektedir. İnsanlar, eşyalar ve olaylar bizimle aynı frekansta olduklarında, titreşim alanımızdan uzaklaşamazlar. Benzer olan her zaman benzeri çeker kuralına göre bizimle titreşen her şey, karşı konulmaz şekilde hayatımıza çekilmektedir. Rezonans Kanunu her zaman ‘evet’ der ve inancımızı sorgulamadan olduğu gibi kabul etmektedir. İstek duyduğumuz olaylara ulaşmayı hedefliyorsak düşüncelerimizi, hislerimizi ve inançlarımızı kontrol etmeyi öğrenmemiz gerekir. Çünkü düşünülen ve hissedilen her şey bir rezonans alanı yaratmaktadır. Bilincimizi istediğimiz yönde kontrol edebilirsek gerçekleşmesini istediğimiz şeyler ile aynı rezonans alanı sağlayabiliriz. Bizimle rezonansa giren her şey istisnasız hayatımıza çekilir. Biz de aynı şekilde diğer rezonans alanlarına karşı koyamayız ve bizimle uyum içinde titreştiklerinde onlara çekiliriz.
Olumlamalar mantra gibi sürekli tekrar ettiğimiz, pozitif şekilde oluşturulmuş ve hayatımızı güçlendiren ifadelerdir. Bu olumlamalar kişisel rezonans alanımızı yeniden programlamamızı sağlar. Algımız eski programları silmeye ve yeni bağlantılar kurmaya başlar. Böylece pozitif rezonans alanları oluştururuz. Eski ve negatif inanışlardan ve bunların negatif etkisinden kurtulmuş oluruz. Bu olumlamaları yaparken gerçekten inanmamız çok önemlidir. Çünkü hayatımızda gerçekten hissettiğimiz ve inandığımız şeyler meydana gelmektedir.