Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Kış mevsiminin olmazsa olmazı hastalıklardan olan soğuk algınlığına yakalanmayan kimse yoktur. Çeşitli korunma yöntemleri olsa da yıl içinde birkaç kez bu hastalığa yakalanırız. “Peki bu hastalık nedir, tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir?” bu yazımızda gelin birlikte bunu inceleyelim.

Soğuk algınlığı; üst solunum yollarının akut, kendini sınırlayan enfeksiyonlarından biridir. İnsanlarda en sık görülen enfeksiyondur.

Sık görülen semptomlar; burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı, öksürük, baş ağrısı ve kırgınlıktır, ateşsiz olabilir ya da hafif ateş ile seyredebilir.

Birçok virüse bağlı olabilmekle beraber %50’sinde etken rinovirüstür.

Bulaş üç mekanizma ile gelişir:

(1) Elle temas: Virüs ile enfekte insan ve objeye elle temas ettikten sonra kişinin nazal ya da konjunktival mukozasına bulaş ile,

(2) Öksürük sonrası oluşan küçük aerosollerin inhalasyonu ile,

(3) Hapşırık sonrası ortaya çıkan büyük aerosollerin nazal ya da konjunktival mukozaya bulaşı ile (özellikle kapalı ortamda enfekte insanlarla temas sonrası).

Ellerimizi ne kadar sık yıkasak da hava yolu ile kolayca yayılabilen bir hastalık kendisi. Hastalıktan korunmak için ellerimizi sık sık yıkamalı ve bulunduğumuz ortamları havalandırmalıyız. Maske takmak da bizi solunum ile bulaştan korur. Tüm bu korunma yöntemlerine rağmen yine de yakalandığımız bu hastalığın tedavi sürecinde kullandığımız ilaçlar nelerdir?

Analjezikler: Non steroidal antiinflamatuar (NSAİİ) ilaçlar soğuk algınlığı semptomlarından kas-eklem ağrısı, baş ağrısı, kırgınlık gibi semptomları gidermekte etkilidirler. Ancak öksürük, burun akıntısı gibi diğer soğuk algınlığı semptomlarına etkileri konusunda zayıf kalırlar.

Dekonjestanlar: Özellikle nazal semptomların giderilmesinde topikal ya da oral olarak kullanılırlar. Ancak semptomlardaki rahatlama tek başına olan kullanımlarında daha az ortaya çıkmaktadır. Antihistaminiklerle kombine edildiklerinde semptomlardaki rahatlama daha belirgindir. Topikal nazal ajanlarda üç günün üstündeki kullanımlarda rebound rinit ortaya çıkabildiğinden dikkatli olunmalıdır.

Antihistaminikler: Tek başlarına soğuk algınlığında kullanıldıklarında etkileri minimumdur. Hastalığın ilk iki gününde nazal semptomlarda rahatlama etkisi oluşmasına rağmen sonraki günlerde bu etkileri ortadan kalkmaktadır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde tek başlarına kullanılmaları yerine kombine edilerek kullanılması ile ancak optimal etkinlik sağlanmaktadır. Ayrıca burun tıkanıklığı, hapşırma gibi semptomları azaltma gibi etkileri olsa da göz, ağız, burun kuruluğu ve sedasyon gibi istenmeyen etkileri antihistaminiklerin kullanımını sınırlandırmaktadır. Tek başına kullanmak yerine dekonjestanlarla kombine edilmeleri ve kombine edilirken de sedasyon gibi yan etkileri daha az olan 2. kuşak antihistaminiklerin seçilmesi daha uygun görünmektedir.

Öksürükle ilgili ilaçlar: Akut öksürük, hem soğuk algınlığında hem de diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarında sık görülen semptomlardan biridir. Ülkemizde opioid türevi olan santral etkili antitussifler reçetesiz satışı yoktur. Ama periferik etkili antitussifler ile mukolitik ve ekspektoran grubu öksürük ilaçları reçetesiz de satın alınabilmektedir. Öksürük için kullanılan antitüsif, mukolitik/ekspektoranların soğuk algınlığına bağlı öksürükte etkileri minimaldir. Özellikle santral etkili antitussifler yan etki potansiyelleri yüksek olduğundan reçete edilirken bu yönü dikkate alınmalıdır.

Yukarıda soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan ilaç gruplarından bahsettik. Şimdi bu süreçte hepimizin ismini sıkça kullandığı ilaçların etken maddelerini inceleyelim.

İBUPROFEN

İbuprofen anti-inflamatuar, analjezik ve antipiretik aktiviteye sahip bir NSAİİ dir.

NSAİİ’ler ölümcül olabilecek kardiyovasküler trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. Kardiyovasküler hastalığı olan veya kardiyovasküler hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek olabilir.

İbuprofen koroner arter by-pass cerrahisi öncesi ağrı tedavisinde kontrendikedir.

NSAİİ’ler kanama, ülserasyon, mide veya bağırsak perforasyonu gibi ölümcül olabilecek ciddi gastrointestinal advers etkilere yol açarlar. Bu advers olaylar herhangi bir zamanda, önceden uyarıcı bir semptom vererek veya vermeksizin ortaya çıkabilirler. Yaşlı hastalarda ciddi gastrointestinal etkiler bakımından daha yüksek risk taşımaktadırlar.

NSAİİ’ler hipertansiyon hastalığının başlamasına ya da önceden bulunan hipertansiyon hastalığının kötüleşmesine yol açabilir. Her iki şekilde de kardiyovasküler olayların görülme sıklığının artmasına yol açabilirler. Tiazid ya da loop diüretikleri alan hastalar NSAİİ kullanırken bu tedavilere cevap verme oranları düşebilir.

KLORFENİRAMİN MALEAT

Klorfeniramin maleat alkilamin türevi güçlü bir antihistaminiktir. Antikolinerjik aktiviteye de sahiptir. H1 reseptör antagonisti özelliğinden dolayı üst solunum yolları alerjik hastalıklarının burun akıntısı, göz sulanması, hapşırma gibi alerjik bulgularını geçici olarak ortadan kaldırır. İyi terapötik etkili bir antihistaminiktir.

PSÖDOEFEDRİN HİDROKLORÜR

Psödoefedrin, doğrudan veya dolaylı sempatomimetik aktiviteye sahiptir ve etkili bir üst solunum yolu dekonjestanıdır. Psödoefedrin burun ve sinüslerde (burun boşluklarında) oluşan dolgunluğu gidermeye yarayan dekonjestan bir ilaçtır.

ASKORBİK ASİT (VİTAMİN C)

Vitamin C suda çözünür. C vitamini kolajen, karnitin ve nörotransmitter biyosentezinde yer alan çeşitli enzimler için kofaktördür; suda çözünebilen bir antioksidandır ve demirin gastrointestinal emilimini arttırır. Vücudun düşük C vitamini depolama kapasitesinden dolayı, insanların yeterli miktarda C vitaminini düzenli bir şekilde alması gereklidir.

C vitamini lökosit ve makrofaj fonksiyonları, nötrofil motilitesi, fagositoz, antimikrobiyal aktivite, interferon sentezi, alerjik reaksiyonlar gibi hücre aracılı immün yanıtlar ve tüm vücut açıklıklarının kaplanması ve enfeksiyonlara karşı derinin sağladığı fiziksel bariyer için önemli olan kolajen ile beraber, kolajen sentezi ve yara iyileşmesi için gereklidir. C vitamini, hücrelerin redoks bütünlüğünün sürdürülmesine katkıda bulunur ve böylece onları solunum patlaması esnasında ve inflamatuar yanıtta meydana gelen reaktif oksijen türlerine karşı korur. C vitamini antiviral özelliklere sahiptir. C vitamininin tüm bu farklı özellikleri immün fonksiyonları destekleyici rolüne katkı sağlar. Artmış C vitamini alımının enfeksiyon riski taşıyan birçok grupta yarar sağladığı ve soğuk algınlığının şiddeti ve süresinin azalttığı görülmüştür.

KODEİN FOSFAT

Kodein morfine benzeyen bir analjeziktir ancak çok daha az analjezik etkiye ve daha hafif sedatif etkileri vardır. Ayrıca, öksürük ve ishal tedavisinde de kullanılmaktadır. Kodein santral etkili zayıf analjezik bir ilaçtır. Kodein, μ opioid reseptörleri aracılığıyla etki gösterir. Ancak bu reseptörlere karşı düşük bir afiniteye sahiptir ve analjezik etkisi morfine dönüşmesiyle oluşmaktadır. Kodein, özellikle oarasetamol gibi diğer analjezikler ile kombinasyon halinde, akut nosiseptif ağrı etkili olduğu gösterilmiştir.

PARASETAMOL

Parasetamol etkin bir ağrı kesici ve ateş düşürücüdür. Parasetamolün terapötik etkilerinin, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostaglandin sentezinin inhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Parasetamolün analjezik ve antipiretik özellikleri vardır fakat sadece zayıf antienflamatuvar özellikler gösterir. Bu durum; enflamatuvar dokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerde hücresel peroksidler içermesi ve bu hücresel peroksidlerin parasetamolün siklooksijenaz inhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir. Trombosit agregasyonunu inhibe etmez, protrombin cevabını etkilemez.

Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg’ı aşmaması gerekir.

TRİPROLİDİN HİDROKLORÜR

Triprolidin, güçlü, kompetitif bir histamin H1-reseptör antagonistidir. Bir alkilamin olarak, ilaç minimum antikolinerjik etkiye sahiptir. Triprolidin, tamamen veya kısmen histamin salıverilmesinin tetiklediği durumlarda semptomatik düzelme sağlar. Yetişkinlerde 2,5 mg’lık triprolidin tek bir dozunun oral uygulamasını takiben etkinin başlaması, deride histamin nedenli kızarıklık ve kabarcık oluşumunu önleme yeteneğiyle belirlendiği üzere 1-2 saat içindedir. Doruk etkisi yaklaşık 3 saatte meydana gelir ve aktivitesi sonra azalmakla beraber, tek bir dozdan 8 saat sonra, histamin nedenli kızarıklık ve kabarcık oluşumunu önemli oranda önlemeye devam eder.

DEKSTROMETORFAN HİDROBROMÜR

Kuru öksürüğe karşı etkilidir. Dekstrometorfan hidrobromür, opioid olmayan, öksürüğü santral sinir sistemindeki etkisiyle baskı altına alan antitussif ilaçlardandır. Etki mekanizmasını medulla oblongatada bulunan üzerindeki öksürük merkezi üzerinde gösterir ve etkisi öksürük refleksinin, santral sinir sistemi reseptörlerinin duyarlılık eşiğini artırarak inhibisyonu şeklindedir ve ekspektoran etkisi yoktur.

FENİLEFRİN HİDROKLORÜR

Fenilefrin hidroklorür, başlıca adrenerjik reseptörler üzerine direkt etkisi olan sempatomimetik bir maddedir. Bir nazal dekonjestan olarak üst terapötik dozlarda kalpte beta adrenerjik reseptörler üzerine ve santral sinir sistemi üzerine önemli bir stimülan etkisi olmadan solunum yolu mukozalarındaki şişkinliği giderir, vazokonstriktör etkisi ile burun ve sinüslerdeki tıkanıklıkları hafifletir.

Yukarıda bahsettiğimiz ilaç etken maddeleri sık kullandığımız ilaçlara aittir. Etken madde isimleri ne kadar yabancı gelse de aslında hepimizin soğuk algınlığına yakalandığı zaman en sık kullandığı ilaçlardır ama unutmayalım ki kullandığımız her ilacın yan etkileri de mevcuttur. Kronik bir rahatsızlığınız varsa kullandığınız ilaçlara daha da dikkat etmelisiniz. Neyse ki bu konuda bizlere yardımcı olabilecek en yakın sağlık danışmanlarınız eczacılarınız her zaman yanınızda. Bu kış soğuk algınlığından korunmaya ve yakalanmamaya çalıştığımız ama yakalanırsak da ilaçlarımızı en doğru şekilde kullanarak kısa sürede iyileşeceğimiz sağlık dolu bir mevsim olsun😊

Kaynakça:

● Öncel, S. “Soğuk Algınlığı Ve Klinik Yaklaşımlar”. KOU Sag Bil Derg. 2018. C4. S1, s.27-31.

● Yahşi. A., Çiftçi. E. “Soğuk Algınlığı”. Klinik Tıp Pediatri Dergisi Cilt:9 Sayı:5 Eylül-Ekim 2017.

● Muratdağı. G., Oturak. G., Ekerbiçer. H.Ç., “Soğuk Algınlığı Tedavisi ve Korunmasına Güncel

Bir Bakış”2020.

● Tebr