Öncelikle rakamlar doğru mu?
Toplumda zehirlenme (Z) vakası sayısı, özellikle bizim gibi kayıt sistemleri gelişmemiş ülkelerde gerçeğin küçük bir kısmını yansıtır. Açıkçası ağırlıkla ciddi zehirlenmeler ve intihar girişimleri istatistiklere yansımaktadır. Kayıtlarımıza göre acil servislere başvuran hastaların %1 ila 3’ü zehirlenme olgusudur. Gelişmiş ülkelerde korunmaya verilen önem ve getirilen düzenlemeler sonucunda sayılar azalmıştır. Coğrafi farklılıklar da ilginçtir; örneğin Adana bölgesinde oran daha yüksektir. Güney ve Güneydoğu Anadolu’da akrep ve yılan sokması yoluyla olan zehirlenmeler, Doğu Karadeniz’de deli bal zehirlenmesi gibi bölgeye özgü rastlanan zehirlenmeler de önemlidir.
Genel anlamda zehirlenme, istemli alım ve kaza ile alım olarak ayrılır. Çocukların tamamına yakını kazara alım sınıfında olsa da çocuk istismarı da göz önünde tutulmalıdır. Örneğin, kostik ajanlar, temizlik malzemeleri ve tarım ilaçlarının çocukların erişebileceği yerlerde bulunması basit bir hata olmayabilir; ciddi olarak incelenmeli ve aile hakkında işlem yapılmalıdır. Kitle iletişim araçları magazine ve ünlülere ayırdığı süre ve enerjinin küçük bir bölümünü bu tür bilgilere ayırsa, onlarca kişinin, özellikle çocukların yaşamı kurtulacaktır. Örneğin, kilitli kapaklı ilaç kutuları dışında hiçbir yerde ilaçlar depolanmamalıdır. Reçetesiz ilaç satılmaması da bu tür önlemlerdendir.
Çocuklar kaza ile alır desek de adolesanlar ve ergenler burada farklı özellikler taşır. Dünyayı tanımanın bir parçası olarak yeni maceralara açık olan gençler, değişik maddeleri denemekte; bunun sonucu olarak (en sık) metamfetamin, bonzai, esrar, eroin gibi maddelerle tanıştıklarında zehirlenme bulguları gelişmektedir (başka bir yazının konusu olacaktır). Yetişkin ve yaşlılar ise daha çok istemli (intihar amaçlı) alım sonucu getirilir. Ayrıca, özellikle yaşlılarda tedavi ajanlarının zaman içinde doz aşımı ya da zehirlenme bulguları gelişebilmektedir.
En çok zehirlenme vakası neden oluyor? Kendini zehirleyenler neler kullanıyor?
İntihar girişimine yol açan en önemli durum major depresyondur. Şizofreni durumunda da rastlanabilir. “İlaç” olarak bildiğimiz tedavi edici ajanların ağız yoluyla alınması en sık kullanılan yoldur. Ayrıca damar yolu, kas içi gibi diğer yollardan ilaç alımı, karbonmonoksit gibi zehirli gazlara maruziyet, yangında kalma, tarım ilaçlarının cilt ve diğer yollarla vücuda emilerek alınması gibi çok çeşitli yollar da vardır. Yine çevre kirliliğinin artması ile günlük kullanımdaki sular, solunan havadaki gazlar gibi daha çok kronik maruziyet kapsamına giren zehirlenmeler de vardır. Çocuk düşürmek için vajinal yolla tarım ilacı alımı gibi seyrek ama ölümcül olabilecek yollar da kaydedilmektedir.
Zehirlenme neden bu kadar yaygın?
Yukarıda söz ettiğimiz bireysel durumların dışında, büyük toplumsal çalkantılar, ekonomik krizlerde intiharlarda belirgin artışlar olmaktadır. Ülkemizde 2001 ve 2008 krizlerinde bu sayılarda büyük sıçramalar gerçekleşmiştir. Ekonomik nedenli intiharlar daha çok üretken yaştaki erkeklerde, evi geçindirme sorumluluğunu yüklenme sonucunda görülmektedir. Covid-19 pandemisi ile ilgili de gelişmiş ülkelerden başlayarak bu tür bir artış bildirilmekte ise de ülkemizde ancak önümüzdeki yıllarda net verilere ulaşabileceğiz.
Zehirlenme vakaları hangi yaşlarda ve kesimlerde yaygın?
Zehirlenmeyi etkileyen birçok faktör vardır. Bireysel olarak bakarsak major depresyon başta olmak üzere psikiyatrik tanılar, intihar için kullanılabilecek araçlara ulaşımın kolaylığı (polis, asker, anestezi uzmanı/hemşiresi gibi) intihar etme eğilimini etkilemektedir. Toplumsal olarak incelendiğinde ise coğrafi ve kültürel farklar dikkat çekmektedir. Kuzey Avrupa’da orta yaş ve üzeri, bireysel intiharlar ön planda iken gelişmekte olan ülkelerde toplumsal dalgalanmalar, ekonomik alt üst oluşların etkisi öne çıkmaktadır. Japonya’daki onur intiharları (harakiri) ise birçok kültürden bu anlamda ayrılabilmektedir. Yaşlı intiharları gençlere göre daha fazla ölümle sonuçlanmaktadır.
Kadınlarda daha mı çok?
Kadınlar toplamda erkeklere göre kabaca iki kat fazla intihar girişiminde bulunmakla birlikte başarılı intiharlarda (iyi ki) erkeklerin gerisinde kalmaktadır. Özellikle toplumsal baskılar nedeniyle kadının kendini ifade etmesinde, sesini yükseltmesinde rahat olmadığı ülke ve topluluklarda intihar girişimi bir imdat çığlığı olarak öne çıkmaktadır. Erkekler birçok alanda kendini daha kolay ifade ettikleri için böyle bir imdat çığlığına gereksinimi olmamakta, gerçekten ölmeye kararlı olarak girişimde bulunmakta, aynı zamanda ateşli silah, motorlu araç kullanma gibi intihar yollarına daha kolay ulaşmaları da eklendiğinde sonuçta erkeklerde kadınlardan iki kat fazla “başarılı” intihar görülmektedir.
Toplum zehirlenmeye müdahaleyi bilmiyor mu?
Birçok konuda olduğu gibi büyük oranda yanlış ve yetersiz bilinç düzeyi oldukça yaygındır. Örneğin, bir zehirlenme durumunda kişiye yoğurt yedirmenin çok işe yarayacağı yaygın bir yanlış bilgidir. Doğrusu, zehirlenme şüphesi oluştuğu anda profesyonel yardım alınmalı, 112 çağrısı ile hastaneye ulaşım sağlanmalıdır.
İntiharda zehrin yaygın olmasının nedeni ne?
Kolaylık (bulunabilirlik) birincisi, TV-sinema filmlerinde sık olarak görülmesi de ikinci etken olarak bu yolun kullanımını artırmaktadır. Ayrıca da non-toksik (zehirli olmayan) alım (ZOA) dediğimiz, öncelikle zehirlenme düşüncesi ile müdahale edildiği halde aslında ciddi bir zarar vermediği bilinen alımlar, ilaç alımı yoluyla intihar girişimi sayısını artırmaktadır. ZOA kararı verilip hastanın çıkarılabilmesi için tek tür ilaç alımı olduğundan emin olunmalı, öykünün güvenilir-tutarlı olduğu düşünülmeli ve alınan tür ve miktarın vücutta hasara yol açmayacağı bilinmelidir. Örneğin, penisilin türü bir antibiyotikten 3-5 tablet alınması bu sınıfta sayılabilir.
Zehirlenene ilk müdahale nasıl olmalı?
Uzun sözün kısası, 112’yi arayın, hastaneye götürün. Bu arada ek travmadan, düşme-çarpmadan korumak gerekir. Asit-alkali alımlarında (örn. kostik, tuz ruhu, çamaşır suyu) kusturma yapılmaz. Bilinci iyi olmayan kişiye bir şeyler yedirme-içirmeye çalışılmaz. Kaldırılıp yürütülmeye zorlanmaz.
Hep mi böyleydi yoksa artış ya da azalma mı var?
Kentleşme, bireyin yalnızlaşması, major depresyonun yaygınlaşması ve ekonomik-toplumsal krizler, bireyin üretime ve topluma yabancılaşması (alienation), yardımlaşma kültürünün yerini köşe dönmecilik, her koyunun kendi bacağından asılması gibi vahşi kapitalizm ürünleri sonucunda intihar girişimi sayı ve oranları artmaktadır.
Hekimlere bir uyarınız var mı?
Var. Major depresyondaki bir hasta bağırıp çağırmaz, ortalığı birbirine katmaz; sessiz sakin bir köşede durur. Kendini öldürme girişimi ile getirilmiş fakat “başarılı” olamamış bir hastanın aynı şeyi tekrar deneyip denemeyeceği ile ilgili ciddi bir değerlendirme yapılmalı, evinde silah, ip vb. bulunmasına kadar sorgulanmalı, psikiyatrik görüşme sağlanmalıdır. Basitçe “ölmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen yanıt durumu kaba hatlarıyla güvenilir şekilde ortaya koyacaktır. Konuyu ciddiye almadığınızda acilden çıktıktan yarım saat sonra tramvayın altından zor çıkarılan veya 9. kattan atlayan ölü olarak karşınıza gelmesi işten bile değildir. Adli rapor mutlaka tutulmalı, bildirim yapılmalıdır.
Sonuç olarak, intihar girişimi sadece sağlıkçıların değil tüm toplumun multidisipliner müdahalesiyle azaltılabilir. Teknik bazı önlemlerle çocukların kazara alımları belirgin şekilde azalacaktır.