Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Mükemmellik için yapılacak fedakarlıkların bir sonu var mıdır? Bir bateri efsanesi olabilmek için kan ter içinde kalmış ellerle saatlerce pratik yapmak yeterli midir? Peki içinizdeki cevheri gören şefiniz, bunu ortaya çıkarmak için ne kadar ileri gidebilir?

Değerli okurlarımız film incelememize hoş geldiniz. Whiplash, Damien Chazelle imzalı 2014 yılında sinemada seyircilerle buluşup 3 Oscar ve 88 ödüle daha layık görülerek son on yıla damga vurmuş bir yapım. Başrollerindeki Miles Teller ve J.K. Simmons’ın göz dolduran oyunculukları, harika temposu ve vermek istediği mesajlarıyla ders diye okutulacak nitelikte bir dram filminin incelemesini yazmak zevkli olduğu kadar zorlayıcı da. Baştan uyaralım, yazımız önemli spoiler içermektedir. Bu nedenle filmi izledikten sonra incelememizi okumanızı öneririz…

Hikaye ve Karakter İlişkileri

Andrew Neiman bateri çalan ve bir sonraki Buddy Rich olma hayali kuran hırslı bir konservatuar öğrencisidir. Ülkenin en prestijli müzik okullarından biri olan Shaffer’da ilk yılıdır. Bir gün pratik yaptığı sırada içeri Terence Fletcher girer. Neiman, Fletcher’ın kim olduğunu çok iyi bilmektedir. O, okulun en iyilerini titizlikle seçerek yarışmalara giren, acımasız ve mükemmeliyetçi müzik şefi Terence Fletcher’dır. Afallayan Neiman’ın alıştırmalarını dinlemek ister. O gün olmasa da azmini gördüğü ana karakterimizi ekibine katar. Neiman kendiyle gurur duymaktadır ancak bu uzun süre devam etmeyecektir.

Yeni ekibiyle ilk çalışmalarında Neiman doğal olarak tempoya uyum sağlayamaz. Fletcher kendisini nazikçe uyarır. Ancak karakterimiz hatalarını tekrarlar. Bateriden kafasını kaldırdığı anda havada kendisine doğru gelen bir sandalye görür. Parçanın hızını ayarlayamamıştır ve bu, en iyilerin olduğu ekipte kabul edilemez. Fletcher, tüm  orkestra önünde Neiman’ı aşağılar. Hızlı mı yavaş mı gittiğini anlayamayan karakterimize Fletcher, bu farkı tokat ata ata ve kendisini küçükken terk eden annesine hakaretler ederek anlatacaktır. Her tokatta daha da hırslanan, her hakarette daha da istekli olan Neiman, diğer bateristle saatler süren çekişme sonucu, Terence Fletcher’ın ekibindeki baş baterist olur. Neiman alıştırmalara devam eder. Hatta dikkatini dağıtacağını düşündüğü için kız arkadaşından ayrılır. Çünkü onun için tüm zamanların en iyilerinden biri olmak bunu gerektirir. 

Karakterimiz aceleyle bir yarışmaya gittiği sırada trafik kazası geçirir. Bu kaza izleyicilere geçmişte Fletcher’ın trafik kazası sonucu vefat ettiğini söylediği öğrencisi Sean’ı hatırlatır. Sean aslında Fletcher’ın intihar eden eski bir öğrencisidir ve annesi oğlunun ölümünden Fletcher’ı sorumlu tutmaktadır. Kaza sonrası bir şekilde kanlar içinde sahneye çıkan karakterimiz iyi bir performans sergileyemeyince Fletcher tarafından kovulur. Neiman artık dayanamaz ve şefine saldırır. Fletcher’ın aleyhine ifade verir ve soruşturma sonrası Fletcher öğretmenlikten menedilir.

Aradan uzunca bir zaman geçmiştir. Fletcher artık dışarda başka bir ekibe şeflik yapmaktadır. Bir gün Neiman, Fletcher’ın ekibini dinlemeye gider ve iki caz tutkunu sohbet etmeye başlar. Tecrübeli şef Neiman’a, öğrencilerinin içindeki cevheri ortaya çıkarmaya, onları en iyisi olabilmek için zorladığından bahseder. Çabaları için özür dilemeyecektir. Neiman içinse son kozunu hala oynamamıştır. Karakterimizi bir gösteri için kendi grubuna davet ederek onun iyi bildiği “Whiplash” ve “Caravan” parçalarının çalınacağını söyler. Neiman ise bu teklifi kabul eder.

Finalin Analizi

Gösteri günü, ekip; Fletcher önderliğinde sahneye çıkar. Fletcher sahnede Neiman’a yaklaşır ve “Senin yaptığını biliyorum” der. Dünyası başına yıkılan Neiman daha ne yapacağını bilemezken Fletcher seyircilere tamamen farklı bir parçanın çalınacağını duyurur. Neiman’da ise bu parçanın notaları bile yoktur. Şef elini kaldırır ve başlama komutunu verir. Karakterimiz çalınan şarkıyı bilmiyor, orkestrayı takip edemiyordur. Fletcher alaycı bakışlarla performans boyunca karakterimizi süzer. Parça bittiğinde Fletcher Neiman’ın kulağına yaklaşır ve “Sanırım sende o ışık yokmuş.” der. Neiman sahneyi terk eder. Sahne arkasında kendisini bekleyen babası ona sarılır ve “Hadi eve gidelim.” diyerek oğlunu teselli etmeye çalışır. Ancak Neiman arkasını döner ve hışımla baterinin başına tekrar geçer. Fletcher baştan beri bu dönüşü bekler aslında. Neiman çalmaya başlar. Ancak sadece çalmakla kalmaz, adeta bateriyle bir bütün olur. Gösteriyi ve bütün ekibi unutan Fletcher’ın sertliği yerini hayranlığa bırakır. Sergilediği mükemmel performans Fletcher’ın tatmin dolu gülümsemesiyle ödüllendirilir. Bu sahnede Andrew Neiman’ın bateri becerileri de Terence Fletcher’la olan ilişkileri de doruk noktasına ulaşmıştır.   Gülümserken gözlerinden “İşte her şey bunun içindi” ifadesi net bir şekilde okunmaktadır… 

Değerlendirme

Fletcher’a göre bir dilde “aferin” den daha zararlı bir kelime yoktur. O yeni bir Charlie Parker yaratmak ister ve yeni bir Charlie Parker olmak kolay bir iş değildir. Her ne yaparsa yapsın efsanelerden olmak isteyen birinin cesareti kırılmamalı, bateri seti kan, ter ve gözyaşlarıyla kaplanmalıdır. Bunu Neiman’da gayet iyi bilmektedir. Onun hayatı cazdır ve mükemmel çalınmasından daha önemli bir şey yoktur. Peki sizce büyük başarılar için bu kadar acımasız yöntemlere ihtiyaç var mıdır?

Fletcher rolüyle J.K. Simmons “En iyi yardımcı erkek oyuncu” Oscar’ını kazanmıştır. Andrew Neiman rolündeki Miles Teller ise filmde gerçekten bateri çalmaktadır. Çekimi sadece 19 gün süren ve sınırlı bütçesi olan film aslında basit bir hikayeyi tek kelimeyle harika işliyor. Yalnızca caz veya bateriyi değil insanın kendi sınırlarını zorlayışını ve mükemmeli bulma çabasını nefes kesici bir şekilde anlatıyor. Müzikler ise izleyicileri gerektiğinde korkutmayı gerektiğinde germeyi ve gerektiğinde de caz melodileriyle sakinleştirmeyi başarıyor. Filmde çalınan parçaları ayrıca dinlemenizi tavsiye ederim.

Sonuç

Her sahnesini detaylıca anlatmak istediğim bir yapımı incelemek gerçekten zor ancak Whiplash her sahnesiyle mükemmel bir anlatımı hak eden bir film. Tabii ki izledikten sonra aklımdaki bir soru işareti konservatuar hocalarının gerçekten Terence Fletcher’a benzeyip benzemediği. Filmi izleyen ve konservatuar öğrencisi arkadaşlarım filmdeki kadar olmasa da hocalarının onları çok zorladığını söyledi. Bu seviyede bir acımasızlık olmadan da hepimizin potansiyellerimize ulaşmamız, içimizdeki cevheri ortaya çıkarmamız dileğiyle. Okuduğunuz için siz değerli takipçilerimize teşekkür ediyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum…