Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin Etkinlik Notları

Hem ülkemizde hem de dünyada en az 10 yıldır art arda gelen eden tüm travmalar (iklimsel krizler, doğal afetler vb.) sonrasında hepimiz travma sonrası stres bozukluğu (tssb) ve kolektif yas sürecindeyiz. Bu süreçte; “iyi” olma yerine ise “ayakta kalma” durumu söz konusu. “Neden neşemi kaybettim?”, “Neden odaklanmıyorum?”, “Neden eskisi kadar üretken olamıyorum?” gibi sorularsa bu süreçte çoğunlukla kendimize sorduğumuz sorulardan. Peki bizler bu süreçte nasıl ayakta kalabiliriz?

Eğer henüz üyelik kaydınızı yapmadıysanız şimdi tam sırası. Üyelerimize özel avantajlardan faydalanmak, gelişmelerden ve kampanyalardan hemen haberdar olmak ve size maksimum faydayı sağlayabilmek için her geçen gün yenilerini eklediğimiz hizmetlerimizle mesleğinize katkıda bulunmak için

“Bizi öldüren şey stresin kendisi değildir, stresle baş edemeyişimizdir.”

Stres nedir?

Stres, Eski Fransızca estresse “darlık” sözcüğünden alıntıdır. Eğer biz baş edebiliyorsak iyi strestir, dayanıklılık sağlar, işlevseldir, gereklidir. Ancak baş edebilme eşiğimizi geçmişsek kötü strestir, somatik dışavurumlar (migren, ülser, ağrı vb.) baş göstermeye başlar.

Travma nedir?

İnsanın ruhsal/bedensel varlığına tehdit oluşturan, öngörülemeyen/kontrol edilemeyen her olay travmadır.

Travmanın etkileri nelerdir?

Uyku bozuklukları, gerginlik iştah bozuklukları, duygu durum bozuklukları, verim kaybı gibi bozukluklar görülür; bunlar ilk 1-2 ayda normal – sağlıklı kabul edilir ve zamanla azalması, kişinin ayağa kalkması beklenir. Ve eğer sağlıklı kaynaklarımız var ise yası yaşayabilme kabiliyetimizi geliştirerek travma sonrası büyüme ve gelişme gösterilir.

Travma sürecinde nasıl ayakta kalabiliriz?

  • Fiziksel öz bakım (düzenli uyku, ekran maruziyetinin azaltılması, düzenli beslenme, sağlık kontrolleri vb.)
  • Yavaşlamak. Bizler yapmak haliyle çok meşgulüz. Ve hızlandıkça kayboluyoruz. Odaklanamıyoruz. Bazen gün içinde yalnızca 2 dakika sadece durmak bile iyi gelebilir.
  • “Bana ne iyi geliyor listesi” oluşturmak; turuncu bir fincanla kahve içmekten sevdiğiniz bir hobiye kadar çeşitlendirilebilen bir liste.
  • Sosyal etkileşim ve yakın ilişkiler çünkü “insan insanın ağusunu (acısını) alır.”
  • Her gün birkaç satır dijitali kullanmadan kağıt ve kalemle yazmak; üretkenliği artırır. Kişinin kendi ile temasını sağlar. Yani yazmak şifadır. (Ahsen’den not: Sait Faik yazmasaydım deli olacaktım diye boşuna söylememiş J)

Peki neler okuyabiliriz?

  • Köy Etkisi – Suzan Pinker
  • Vücudunuz Hayır Diyorsa – Gabor Maté
  • Beden Kayıt Tutar – Bessel van der Kolk
  • Kaplanı Uyandırmak – Ann Frederick
  • Travma ve Anı – Peter A. Levine
  • Sanatçının Yolu – Julia Cameron
  • İnsanın Anlam Arayışı – Viktor Frankl

“İnsan sandığımızdan çok daha esnek, dayanıklı, güçlü ve uyumlanabilir bir varlıktır.”

Serap Hocamıza kıymetli bilgileri ve akıcı anlatımı için teşekkür ediyoruz.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir