Yeni üyelere özel fırsatlardan yararlanmak ve tüm içeriklere erişim için bugün kayıt olun! Kayıt ol>

Uçucu yağların güvenli kullanımında dikkat edilmesi gereken birçok husus vardır. En sık yapılan hatalardan biri, bu yağların seyreltilmeden doğrudan cilde uygulanmasıdır; bu durum ciddi cilt tahrişlerine ve yanıklara neden olabilir. Bu tür uçucu yağlar mutlaka taşıyıcı bir yağla seyreltilerek kullanılmalıdır. Bir diğer riskli kullanım şekli ise ağız yoluyla bilinçsizce alınmasıdır; çünkü bazı uçucu yağlar karaciğer, böbrek ve sinir sistemi üzerinde toksik etkiler oluşturabilir. Bu yağların çocuklar ve evcil hayvanlar için de tehlike oluşturabileceği unutulmamalıdır ve kullanırken dikkatli olunmalıdır.

Örneğin masum olarak görülebilecek yağlardan olan ve mentol içeriğiyle baş ağrısı, mide bulantısı ve kas ağrılarında başvurulan nane yağı bile solunum yollarını tahriş etme potansiyeli nedeniyle dikkat gerektiren yağlardan biridir. Tarçın yağı, antibakteriyeldir ama saf halde cilde uygulanırsa ciddi yanık riski oluşabilir. Narenciye yağları (portakal, limon, bergamot) cilde uygulandığında güneş ışığı maruziyetinde fototoksik etki gösterebilir. Yine eczane raflarında sıklıkla yer bulan ve kimyasal bileşenleri arasında 1,8-sineol, α-pinen ve viridiflorol gibi aktif maddeler bulunan Niaouli yağı, antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikleri nedeniyle haricen tercih edilmektedir. Özellikle kadın sağlığında, yaz aylarında artan havuz ve deniz kullanımı sonrası gelişebilecek mantar enfeksiyonlarına karşı doğal bir destek olarak öne çıkmaktadır. Bu uçucu yağın vajinal bölgede kullanımı söz konusu olduğunda, mutlaka düşük oranda seyreltilerek uygulanmalıdır. Bu tür hassas bölgelerde kullanımda ürünün saflığı, pH uyumu ve mikrobiyolojik güvenliği büyük önem taşır. Niaouli, solunum yolu enfeksiyonlarında ve sinüs tıkanıklıklarında mukolitik ve bronkodilatör etkiler de gösterebilir. Bu nedenle özellikle çocuklarda ve astım hastalarında dikkatli kullanılmalıdır. 1,8-sineol içeriği, bazı hassas bireylerde bronkospazma neden olabileceğinden solunarak kullanılacaksa mutlaka hekim veya eczacı danışmanlığı alınmalıdır. Eczaneye gelen hamile danışanlar, genellikle “doğal” olanı tercih ettiklerini söylerler. Ne yazık ki doğallık da, bu dönemde en dikkat edilmesi gereken kavramlardan biridir. Uçucu yağların hamilelikte kullanımı riskli olabilir, çünkü bazı uçucu yağlar plasenta bariyerini aşabilir, fetüs gelişimi üzerinde toksik etki yaratabilir. Adaçayı, fesleğen, biberiye gibi yağlar uterus kasılmasını tetikleyebilir. Bu nedenle hamilelik döneminde aromaterapi gerekiyorsa, mutlaka hekim danışmanlığıyla uygulanmalıdır. Benzer şekilde 2 yaş altı çocuklar, uçucu yağların etkilerine karşı çok daha hassastır. Özellikle kış aylarında, nezlesi olan hastalara sıklıkla önerilen uçucu yağlardan biri olan okaliptus yağı, mukolitik ve antiseptik özellikleriyle yetişkinlerde kullanılabilirken 2 yaş altında kullanımı kesinlikle önerilmez. Difüzörde kullanılan birkaç damla okaliptus bile bebeklerde solunum depresyonuna neden olabilir. Ağız yoluyla alınması toksik etki yaratabilir. Uçucu yağlar masum birer sihirli değnek değildir. Doğanın en saf ama en konsantre halidir ve ciddiye alınmaları gerekir. Ancak tüm olası risklere rağmen ülkemizde aromaterapi halen hak ettiği ciddiyeti görebilmiş değil. Kimi zaman güzellik salonlarında, kimi zaman sosyal medyada birçok “karışım tarifi” dolaşıyor. Kimyasal yapıları, sinerjileri, birbirleriyle olan etkileşimleri ve olası yan etkileri göz ardı edilerek. Oysaki uçucu yağlar etkilerini transdermal, inhalasyon ve oral yol gibi farklı yollarla gösterdikleri için her birinin kullanım şeklinin de kendi kuralları, dozajı, süresi vardır. Eczaneler ise bu konuda doğru bilgiye ulaşmak için halkın ilk temas noktasıdır.Güvenli kullanım bu kadar önemliyken eczacının da rafında sergilediği aromatik ürünlerle ilgili dikkat etmesi gereken belli başlı hususlar bulunmaktadır. Çünkü piyasada ve ne yazık ki bazı eczane raflarında da yer alan, üzerinde çoğu zaman sadece “organik” ibaresinin yer aldığı ürünler de var, ancak bu yeterli değildir.

Raftaki Ürünün Kalitesi ve Etiket Kontrolü

Aromaterapi ürünlerinin güvenilir olması, içerdikleri uçucu yağların saflığı, kaynağı, elde ediliş yöntemi ve taşıyıcı yağların kalitesiyle doğrudan ilişkilidir. Halka sunduğu ürünün güvenilirliğinden söz edebilmek için, öncelikle eczacının kendi rafına koyduğu ürünün kalitesinden ve bilimsel temele dayanan kaynaklardan temin edildiğinden emin olması gerekir. Bu güveni sağlayan en temel unsurlardan biri, ürün etiketinde bitkinin kimliği olan Latince isminin tam ve doğru bir şekilde belirtilmesidir; örneğin lavanta için yalnızca lavanta yazması değil, “Lavandula angustifolia” isminin yer alması doğrudur. Yanı sıra, bitkinin menşei, yani hangi ülkede ve hangi iklim koşullarında yetiştiği bilgisi de kalite üzerinde doğrudan etkili olduğundan içerikte mutlaka belirtilmelidir. Üretim sürecinde kullanılan distilasyon yöntemi ve elde edilen yağın GC-MS gibi güvenilir analizlerle kimyasal içeriğinin doğrulanması ve farmakopeye uygunluğu da ürünün terapötik etkinliğinin kanıtı açısından kritik öneme sahiptir. Bu tür bilgiler etikette veya firma sertifikalarında yer almıyorsa, raftaki ürün aromatik bir yağ olabilir; ancak terapötik etkisinin kesinliğinden söz etmek mümkün değildir.

Saklama Koşulları ve Raf Ömrü

Aromaterapi ürünleri, uçucu olan hassas bileşenler içerdikleri için; ısı, ışık ve hava ile temasa karşı son derece duyarlıdır. Bu nedenle uçucu yağların bozulmasını önlemek ve terapötik etkilerini koruyabilmek adına uygun saklama koşulları büyük önem taşır. Eczanelerde bu ürünler serin, doğrudan güneş ışığı almayan ortamlarda, hava geçirmez kapaklı ve tercihen koyu renkli şişelerde muhafaza edilmelidir. Ancak bazı eczanelerde estetik kaygılarla aromaterapi köşelerinde de ışıklı raf sistemleri tercih edilmekte, bu da ürünlerin ışığa maruz kalmasına ve etkinliklerinin azalmasına yol açabilmektedir. Oysa doğru sergileme, görsel düzenin yanında ürünün kalitesini korumayı da hedeflemelidir. Bu nedenle, aromaterapi kategorisi eczanenin girişinden gün ışığından uzak konumlandırılmalı ve yapay ışıktan da mümkün olduğunca korunmalıdır. Ayrıca ürünlerin raf ömrü düzenli olarak kontrol edilmeli, son kullanma tarihi yaklaşan veya fiziksel özelliklerinde değişiklik gözlenen ürünler raftan kaldırılmalıdır.

Sertifikasyon ve Standartlara Uygunluk

Eczacılar için bir diğer kritik nokta, aromaterapi ürünlerinin terapötik amaçla kullanılabilirliğinin garantisi olan ulusal ve uluslararası standartlara uygun, belgeli ve güvenilir kaynaklardan temin edilmiş olmasıdır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliklerine ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun düzenlemelerine uygunluk önem taşımaktadır. Her ne kadar birçok aromaterapi ürünü “kozmetik” ya da “gıda takviyesi” sınıfında değerlendirilse de, eczacılar bu ürünlerin terapötik amaçla kullanılacağını bilerek, yalnızca güvenilir üreticilerin ürünlerini tercih etmelidir. Ürün seçiminde mutlaka kalite belgeleri, üretim süreçlerive içerik analizlerine dikkat edilmelidir. Farmakopeye uygunlukları belgelerle desteklenmeyen ürünlerin yalnızca aromatik olarak değerlendirilmesi gerektiği terapötik özelliklerinin ise garanti edilemeyeceği unutulmamalıdır.

Danışmanlık Sorumluluğu

Bu ürünlerin doğrudan insan sağlığına temas eden içerikleri olması nedeniyle, eczanelerinde aromaterapi kategorisi bulunduran eczacılar için güvenlik, kalite, saklama koşulları ve sertifikasyon gibi konularda ciddi bir sorumluluk söz konusudur. Eczacının rafında yer verdiği ürünlerin, bilimsel geçerliliği olan, sertifikalı ve güvenilir markalardan seçilmesi, hem halk sağlığı hem de mesleki sorumluluk açısından büyük önem taşımaktadır. Eczacılar ürünleri sunmak dışında aynı zamanda halk sağlığını koruyan ve yönlendiren profesyoneller olarak bu süreçte önemli bir rol üstlenirler. Yağların yanlış kullanıldığında ciddi yan etkilere yol açabilecekleri konusunda halkı bilinçlendirmek bu konuda eğitim almış olan biz eczacılara düşmektedir. Tüm bu nedenlerle eczacılar, aromaterapi konusunda güncel bilimsel verileri takip ederek bilgi düzeylerini yüksek tutmalı, etik ve mesleki sorumluluklarının bilinciyle danışanlarına doğru bilgiyi sunabilmelidir.

Sonuç: Aromaterapi Bilinçle Faydalı

Uçucu yağlar, doğru şekilde ve doğru dozda kullanıldığında güçlü destekleyici ürünlerdir. Aromaterapi, rastgele uygulanacak bir yöntem değil, ciddi bir bilgi ve danışmanlık gerektiren bir disiplindir. Eczaneler; ilacın, dermokozmetiğin, gıda takviyesinin yanında bilgiyi de sunan yerlerdir, aromaterapi de bu bilginin önemli bir parçasıdır. Aromaterapi ürünlerinin eczane raflarında yer alması, bu ürünlerin kalite ve güvenlik standartlarının eczacılar tarafından titizlikle değerlendirilmesini gerektirmektedir. Eczacılarımız mesleki bilgileri, etik sorumlulukları ve halk sağlığına olan duyarlılıklarıyla aromaterapi ürünlerini de en doğru şekilde yönetebilecek yeterliliğe sahiptir. Bu alandaki gelişmeleri yakından takip eden, kaliteli ve güvenilir ürünleri özenle seçen eczacılar sayesinde halk, doğal tedavi seçeneklerine güvenle ulaşmaktadır.

Eğer uçucu yağ kullanmayı düşünüyorsanız, yapmanız gereken şey doğru bilgiye ulaşmak, hekime ve güvendiğiniz bir eczacıya danışarak sadece doğru yağı değil, doğru uygulamayı, doğru şekli ve dozu da öğrenmektir. Çünkü doğadan gelen her şey, ancak doğru ellerde kullanıldığında bir şifa kaynağı olabilir. Doğanın dilini anlamak istiyorsak, önce onu bilimselleştirmeli, sonra da büyüleyici yanına doğru şekilde tanık olmalıyız, çünkü doğa bilimle fayda sağlar.

Dr. Ecz. Mine Uzun

Adres: VİOLA ECZANESİ / Yukarı Dikmen Mah. 648. Cad. Sinpaş Ege Vadisi Alaçatı Çarşısı

No:20A-3 Çankaya/ANKARA

e-posta: dr.ecz.mineuzun@gmail.com